Başbakanlık

Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğünce Yayımlanır

 Kuruluş : 7 Ekim 1920

16 Temmuz 2001

PAZARTESİ

Sayı : 24464

Å ÖNCEKİ

SONRAKİ

Æ

 

YÜRÜTME VE İDARE BÖLÜMÜ

 

Bakanlığa Vekâlet Etme İşlemi

— Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar OKUYAN’ın Vekâlet Etmesine Dair Tezkere

 

Bakanlar Kurulu Kararı

2001/2654 901 Kişiye Türk Vatandaşlığının Kaybettirilmesi Hakkında Karar

 

Yönetmelikler

— Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürlüğü Personeli Görevde Yükselme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmelik

— Galatasaray Üniversitesi Mühendislik ve Teknoloji Fakültesi Lisans Öğretim ve Sınav Yönetmeliği

— Akdeniz Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi (AKÜNSEM) Yönetmeliği

 

Tebliğler

— Mecburi Standard : ÖSG-2001/64-65 Sayılı Tebliğ

— Mecburi Standard : ÖSG-2001/74-75 Sayılı Tebliğ

 

YARGI BÖLÜMÜ

 

Danıştay Kararı

— Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun E : 1999/3, K : 2001/3 Sayılı Kararı


 

İLAN BÖLÜMÜ

 

İlanları görmek için tıklayınız

 

YÜRÜTME VE İDARE BÖLÜMÜ

Bakanlığa Vekâlet Etme İşlemi

T.C.

 

BAŞBAKANLIK

 

Personel ve Prensipler

13 Temmuz 2001

Genel Müdürlüğü

 

B.02.0.PPG.0.12-305-11281

 

 

CUMHURBAŞKANLIĞI YÜCE KATINA

 

Görüşmelerde bulunmak üzere, 16 Temmuz 2001 tarihinde Lübnan’a gidecek olan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Zeki ÇAKAN’ın dönüşüne kadar; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar OKUYAN’ın vekâlet etmesini yüksek tasviplerine saygıyla arz ederim.

Bülent ECEVİT

Başbakan    

—————

T.C.

 

CUMHURBAŞKANLIĞI

13 Temmuz 2001

39-06-130-2001-523

 

 

BAŞBAKANLIĞA

 

İLGİ : 13 Temmuz 2001 gün ve B.02.0.PPG.0.12-305-11281 sayılı yazınız.

Görüşmelerde bulunmak üzere, 16 Temmuz 2001 tarihinde Lübnan’a gidecek olan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Zeki ÇAKAN’ın dönüşüne kadar; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar OKUYAN’ın vekâlet etmesi uygundur.

Bilgilerini rica ederim.

Ahmet Necdet SEZER

CUMHURBAŞKANI

Sayfa Başı


Bakanlar Kurulu Kararı

 

Sayfa Başı


Yönetmelikler

 

Tarım ve Köyişleri Bakanlığından :

 

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürlüğü

Personeli Görevde Yükselme Yönetmeliğinde Değişiklik

Yapılması Hakkında Yönetmelik

 

MADDE l — 14/12/2000 tarihli ve 24260 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürlüğü Personeli Görevde Yükselme Yönetmeliğinin 4 üncü maddesinin (f) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aynı maddeye (h) bendi eklenmiştir.

"f) Hizmet Grubu: Hiyerarşi, görev, yetki ve sorumluluk açısından, aynı gruba ya da grup içinde alt gruplar olması halinde aynı alt grupta gösterilen görevleri,"

"h) Görevde Yükselme Sınavı: Görevde Yükselme Eğitimini tamamlayanların tabi tutulacağı yazılı sınavı."

MADDE 2 — Aynı Yönetmeliğin 5 inci maddesinin (h) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"h) Saymanlık Hizmet Grubu

1) Ayniyat Saymanı, Sayman."

MADDE 3 — Aynı Yönetmeliğin 6 ncı maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Bu Yönetmeliğin 5 inci maddesinin (b) bendinin (1) ve (2) numaralı alt bentleri ile (e) ve (f) bendinin (1) numaralı alt bentleri ve (c), (d) bentlerinde belirtilen kadrolara atanacakların ilgili bilim dalında en az 4 yıllık yüksek öğrenim, (ı) bendinde belirtilen kadrolara atanabilmek için en az 4 yıllık yüksek öğrenim, (b) bendinin (3) ile (f) bendinin (2) numaralı alt bentlerinde belirtilen kadrolara atanabilmek için ilgili bilim dalında en az iki yıllık yüksek öğrenim, (h) bendinin (1) numaralı alt bendinde belirtilen kadrolara atanacakların en az iki yıllık yüksek öğrenim, (b) bendinin (4) numaralı alt bendi ile (e) bendinin (2) numaralı alt bendinde belirtilen kadrolara atanacakların en az ilgili ortaöğrenim, (g) bendinde belirtilen kadrolara atanacakların ise en az ortaöğrenim mezunu olmaları gerekir."

MADDE 4 — Aynı Yönetmeliğin 7 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Madde 7 — Genel Müdürlükte Görevde Yükselme mahiyetinde yapılacak atamalarda görevin niteliği itibariyle aranacak hizmet süreleri, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 68 inci maddesinin (B) bendi hükümlerine göre değerlendirilerek belirlenir."

MADDE 5 — Aynı Yönetmeliğin 10 uncu maddesinin birinci fıkrası ile altıncı fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Görevde yükselme sınavına girecek olanlar sınavdan önce, atanmak istedikleri kadroya yönelik eğitimden geçirilirler. Bu eğitime alınacakların sayısı, atama yapılacak boş kadro sayısının iki katını geçemez. Başvuru sayısının boş kadro sayısının iki katından fazla olması durumunda eğitime alınacaklar öğrenim düzeyi, hizmet süresi, sicil ve disipline ilişkin değerlendirmeye tabi tutularak belirlenir. Bu eğitimi tamamlayanlar ilgili görevde yükselme sınavına katılmaya hak kazanırlar. Kuruma başka kurum ve kuruluşlardan naklen atama ile gelenler ile, kurum içerisinde kendi birimleri dışındaki birimlerde aynı görev için benzer eğitimi alanların bu hakları geçerli kabul edilir."

"Görevde yükselme eğitim programı, bitirme belgesi verme ve diğer şartlar Sınavların açılması ile ilgili onayda belirtilir. Bu eğitimler atama yapılacak görevler için en az 75 saat olmak üzere düzenlenir ve programın tamamına katılmak şarttır."

MADDE 6 — Aynı Yönetmeliğin 12 nci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Başvuruda bulunanların gerekli şartları taşıyıp taşımadıkları Personel ve Eğitim Dairesi Başkanlığı tarafından incelenir, uygun görülen ve görülmeyenlere durum yazı ile bildirilir."

MADDE 7 — Aynı Yönetmeliğin 13 üncü maddesinin dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddenin son fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.

"Sınavlar kadro ihtiyaç durumuna göre yapılır."

MADDE 8 — Aynı Yönetmeliğin 16 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 16 — Görevde yükselme eğitim programının tamamına katılanlar Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığına veya Milli Eğitim Bakanlığı Ölçme ve Değerlendirme Merkezine yaptırılacak görevde yükselme sınavına tabi tutulurlar.

Bu sınavda 100 üzerinden 70 ve daha fazla puan alanlar başarılı sayılırlar."

MADDE 9 — Aynı Yönetmeliğin 17 nci maddesine ikinci ve üçüncü fıkra olarak aşağıdaki fıkralar ilave edilmiştir.

"Sınav Kurulunun başkan ve üyelerinin görevde yükselme sınavına eşlerinin, ikinci dereceye kadar (bu derece dahil) kan ve sıhri hısımlarının katıldığının tespit edilmesi halinde, bu üye veya üyeler sınav kurulu üyeliğinden çıkarılır ve bunların yerine yeni üye veya üyeler görevlendirilir.

Sınav Kurulu, kurumlarca yapılacak eğitimlere ilişkin görevde yükselme sınavında sorulacak soruların bilgi kaynağının hazırlanması, sınav sonuçlarının ilanı, yapılacak itirazların sonuçlandırılması ve bu konuya ilişkin diğer işleri yürütür."

MADDE 10 — Aynı Yönetmeliğin 21 inci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Sınava her ne sebeple olursa olsun girmeyenler, haklarını kaybetmiş sayılırlar."

MADDE 11 — Aynı Yönetmeliğin 22 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 22 — Sınav 100 tam puan üzerinden değerlendirilir. 70 ve daha yüksek puan alanlar başarılı sayılırlar.

Sonuç tutanağına başarılı olanların notları yazılır. Tutanak, Sınav Kurulu Başkan ve üyelerince imzalanır. Tutanakta, değerlendirme sonuçları en yüksek puandan başlayarak ayrıca gösterilir."

MADDE 12 — Aynı Yönetmeliğin 27 nci maddesinin (a) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"a) Bu Yönetmelikte belirtilen unvanları taşıyanlar aynı unvanlara veya aynı ana hizmet grubunun alt hizmet grubunun kendi içindeki diğer unvanlara veya daha alt unvanlara, diğer kurumlarda öğretmen olarak çalışanların mühendis unvanını ihraz etmiş olması halinde ihraz ettikleri unvanlara,"

Yürürlük

MADDE 13 — Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 14 — Bu Yönetmelik hükümlerini Tarım Reformu Genel Müdürü yürütür.

—— • ——

Galatasaray Üniversitesinden:

 

Galatasaray Üniversitesi Mühendislik ve Teknoloji Fakültesi

Lisans Öğretim ve Sınav Yönetmeliği

 

BİRİNCİ BÖLÜM

Genel Hükümler

Amaç ve Kapsam

Madde 1 — Bu Yönetmelik, Galatasaray Üniversitesi Öğretim ve Sınav Genel Yönetmeliğindeki ilkeler çerçevesinde Mühendislik ve Teknoloji Fakültesi’nde yapılacak öğretim ve sınavlarda uygulanacak esasları belirler.

Öğrenci Katkı Payı

Madde 2 —Öğrencilerin ders veya derslere kayıt olma isteğinde bulunabilmeleri için yasal düzenlemelerle belirlenen miktarda katkı payı ödemelerini yapmış olmaları gerekmektedir. Öğrenci katkı payını yatırmayan öğrencilerin kayıt işlemleri tamamlanmış sayılmaz.

İKİNCİ BÖLÜM

Öğrenci Kabul,Kayıt Şartları ve Derslere Yazılma

 

Giriş Esasları ve Kesin Kayıt

Madde 3 — Galatasaray Üniversitesi Mühendislik ve Teknoloji Fakültesi’ne bağlı bölümlere giriş için gerekli belgelerin düzenlenmesi ve kesin kayıtlar Galatasaray Üniversitesi Öğretim ve Sınav Genel Yönetmeliği’nin ilgili hükümlerine göre yapılır. Galatasaray Üniversitesi Mühendislik ve Teknoloji Fakültesi’ne kayıt yaptırma hakkını kazanmış olan öğrenciler, yeterli Fransızca seviyesine sahip olduklarını belgelemek ya da Fransızca Hazırlık Sınıfını başarıyla tamamlamak zorundadırlar.

Derslere Yazılma

Madde 4 — Galatasaray Üniversitesi Mühendislik ve Teknoloji Fakültesi öğrencileri yıllık dersler için her yılın, yarıyıllık dersler için her yarıyılın başında, Fakülte Yönetim Kurulunca tesbit edilen usule göre derslere yazılmak zorundadırlar.

Öğretim planındaki herhangi bir dersin Fakülte Kurulu tarafından belirlenmiş ön koşulu mevcutsa, öğrencinin bu derse yazılabilmesi için öncelikle ön koşul olarak belirlenen ders veya dersleri başarmış olması şartı aranır.

Öğrencilerin üçüncü sınıfın derslerine yazılabilmeleri için, birinci sınıf ders programında yer alan derslerin tamamını başarmış olmaları gerekmektedir.

Öğrenciler derslere yazılma işlemini Fakülte Yönetim Kurulunca tespit ve ilan edilen süre içinde tamamlamaya mecburdurlar. İşlemlerini bu süre içinde tamamlayamayanlar, o yıla/yarıyıla kaydolmuş sayılmazlar.

Yatay Geçişler

Madde 5 — Galatasaray Üniversitesi Mühendislik ve Teknoloji Fakültesi öğrencileri, Yükseköğretim Kurumu’nun tayin ettiği koşulları yerine getirmek kaydıyla, Mühendislik ve Teknoloji Fakültesi’ne bağlı bölümler arasında yatay geçiş yapma hakkına sahiptirler. Yatay geçiş kontenjanları, her akademik yılın sonunda Dekanlık tarafından belirlenerek ilan edilir.

Galatasaray Üniversitesi dışından yapılacak yatay geçişler, Galatasaray Üniversitesi Öğretim ve Sınav Genel Yönetmeliği’nin ilgili hükümlerine uygun olarak yapılır.

 

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Eğitim-Öğretim Esasları

Öğretim Yılı

Madde 6 — Öğretim yılı güz ve bahar yarıyıllarından oluşur. Öğretim yılının başlangıç tarihi, Üniversite Yönetim Kurulunca her yıl belirlenir ve ilan edilir. Her yarıyıldaki öğretim süresi yetmiş (70) günden az olamaz. Yaz dönemi öğretimi yürürlüğe konduğu takdirde bu öğretime ilişkin hükümler saklı tutulur.

Öğretim Süresi

Madde 7 — Galatasaray Üniversitesi Mühendislik ve Teknoloji Fakültesi bölümlerinde öğretim sekiz yarıyılda yapılır. Bu hususta Yükseköğretim Kanunu hükümleri uygulanır.

Öğretim Planı

Madde 8 — Galatasaray Üniversitesi Mühendislik ve Teknoloji Fakültesi bölümlerinde öğretim, Fakülte Kurulunca kararlaştırılan ve Üniversite Senatosu tarafından onaylanan öğretim planına göre yapılır. Öğretim planındaki dersler Mühendislik ve Teknoloji Fakültesi bölümlerinde veya diğer Fakülte bölümlerinde açılan derslerden oluşur.

Stajlar

Madde 9 — Galatasaray Üniversitesi Mühendislik ve Teknoloji Fakültesi’nde öğrenciler, öğrenimleri boyunca toplam altmış (60) iş günü staj yapmakla yükümlüdürler. Öğrenciler, ikinci sınıf derslerine yazıldıkları öğretim yılını takip eden yaz aylarında yirmi (20), üçüncü sınıf derslerine yazıldıkları öğretim yılını takip eden yaz aylarında ise kırk (40) iş günü staj yaparak bu yükümlülüklerini yerine getirirler. Sözkonusu stajların esasları, Fakülte Kurulunca belirlenir.

Lisans Bitirme Projesi

Madde 10 — Öğrencinin, öğretim planına göre istenen mesleki seviyeye ulaştığını gösteren bir bitirme projesi hazırlaması zorunludur. Bitirme projesi ders planında 8 inci yarıyıl dersi olarak yer alır.

Bir öğrencinin bitirme projesi alabilmesi için:

a) Lisans derslerinin tümüne yazılmış olması,

b) Tüm stajlarını başarıyla tamamlamış olması şarttır.

 

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Sınavlar, Notlar ve Başarı Durumu

 

Sınava Girme Hakkı

Madde 11 — Öğrencinin yazıldığı bir dersin yarıyıl/yıl sonu sınavına girebilmesi için:

a) Yapılan derslerin ve uygulamaların en az yüzde yetmişine katılması,

b) Ayrı ders niteliğindeki uygulama, proje, seminer, atölye ve benzerlerinin en az yüzde seksenine katılması,

c) Uygulama, ödev, proje ve benzerlerini süresi içinde başarılı olarak yapması şarttır.

Ancak yarıyıl/yıl içinde yapılan arasınavlarda alınan notlar, yarıyıl/yıl sonu sınavlarına girme hakkı alınması için engel teşkil etmez.

Dersin niteliğine göre aranılan bütün şartların yerine getirilmesi gereklidir. İstenen şartlardan biri dahi gerçekleşmezse, öğrenci o dersten başarısız kabul edilir ve yarıyıl/yıl sonu sınavına giremez.

Lisans bitirme projesi sınavına girebilmek için, bütün lisans derslerinin başarıyla tamamlanmış olması şarttır.

Sınav Dönemleri, Programları ve Yeri

Madde 12 — Mühendislik ve Teknoloji Fakültesi’nde yarıyıl/yıl sonu sınavı dönemleri iki haftadır. Yarıyıllık okutulan dersler için en az bir arasınav, yıllık okutulan dersler için ise en az iki arasınav yapılır.

Yarıyıl/yıl sonu sınavında başarılı olamamış öğrenciye bütünleme sınavı hakkı tanınır. Bütünleme sınavları yarıyıl/yıl sonu sınav döneminin bitiminden iki hafta sonra başlar.

Lisans bitirme projesi sınavları, yarıyıl/yıl sonu sınav dönemini izleyen hafta içinde yapılır. Bütünlemeye kalan öğrenciler için bu sınavlar bütünleme sınav dönemini izleyen hafta içinde yapılır.

Sınav programları Fakülte Yönetim Kurulu tarafından belirlenir ve Dekanlık tarafından ilan edilir. Sınavlar, programda gösterilen gün ve saatte Galatasaray Üniversitesi binalarında yapılır.

 

BEŞİNCİ BÖLÜM

Sınav ve Değerlendirme

 

Sınavların Hazırlanması ve Uygulanması

Madde 13 — Bir dersin sınavları için verilecek süre ilke olarak en çok iki (2) saattir.

Sınavları, o dersi vermekle görevli öğretim elemanı düzenler ve yönetir. Sorumlu öğretim elemanının sınav günü fakültede bulunmaması halinde sınavı kimin yapacağı, ilgili Bölüm Başkanlığı tarafından belirlenir ve Fakülte Dekanlığına bildirilir. Sınavların düzenli bir şekilde yürütülebilmesi için, Mühendislik ve Teknoloji Fakültesi’ndeki bütün öğretim üyeleri ve öğretim yardımcıları görevlendirilebilir.

Sınavlarda, sorular dağıtıldıktan sonra salona hiçbir öğrenci alınmaz ve çıkan öğrencinin tekrar içeri girmesine izin verilmez. Cevaplar, Öğrenci İşleri Daire Başkanlığı tarafından mühürlenmiş kağıtlara yazılır. Cevap kağıtlarının sayfa sayısı sınırlanabilir.

Sınavda denetimle ilgili öğretim elemanlarının uyarılarına ve düzenlemelerine uymayan öğrenciler sınavdan çıkarılırlar.

Sınavda kopyaya teşebbüs eden, kopya çeken, uyarılara uymayan öğrenciler hakkında bir tutanak düzenlenir. Bu öğrenciler sınavda başarısız sayılırlar ve disiplin kuruluna sevkedilirler. Kopyaya teşebbüs ettiği belirlenen veya kopya çektiği soruşturma ile sonradan anlaşılan öğrenci o dönem girdiği bütün sınavlarda başarısız sayılır ve aynı dönemde bir daha sınava alınmaz.

Ara Sınavlar

Madde 14 — Bir günde, ilgili eğitim-öğretim programının aynı yarıyıl/yıl için öngördüğü derslerden en çok ikisinin arasınavı yapılır.

Ara sınavlar sözlü ve yazılı olarak yapılabilir. Ayrı ders niteliğindeki proje, laboratuvar ve benzerlerinin kontrollerindeki değerlendirmeler, ilgili öğretim elemanı uygun gördüğü takdirde ara sınavı olarak da değerlendirilebilir.

Derse bağlı olarak yaptırılan ödev, proje ve benzerlerinin yıl içi notuna katkı oranları ilgili öğretim elemanı tarafından belirlenir. Sınav sonuçları, sınav tarihinden itibaren en geç bir hafta içinde Fakülte Dekanlığına verilir. Sonuçlar Dekanlık tarafından ilan edilir.

Ara sınavlara Fakülte Yönetim Kurulu’nca kabul edilen bir haklı nedenle katılamayanlar için mazeret sınavı yapılır. Üç gün içinde bildirdiği mazereti Fakülte Yönetim Kurulu tarafından kabul edilenler, bu sınava girebilir. Mazeretsiz olarak girilmeyen ara sınav notu sıfır (0) sayılır.

Yazılı Sınav Sonucuna İtirazlar

Madde 15 — Öğrenciler ilan tarihini izleyen üç iş günü içinde, ilgili öğrenci bürosuna dilekçe ile başvurarak, sınav kağıdının yeniden incelenmesini isteyebilir.

Bu incelemeden sonra sonuç değişmemişse, sınav kağıtlarını değerlendirmiş olan öğretim üyesi öğrenciye sınav kağıdını göstererek başarısızlığının sebeplerini anlamasına yardımcı olur. İlgili anabilim dalında görev yapan diğer öğretim elemanları da bu konuda yardımcı olabilirler.

İtiraz üzerine yapılacak inceleme ve uygulamalar, itiraz dilekçesinin ilgili öğretim elemanına bildirimini izleyen onbeş (15) gün içinde sonuçlandırılır ve sonuç Fakülte Dekanlığı’na yazılı olarak bildirilir.

Derslerin Değerlendirilmesi

Madde 16 — Bir dersin kredisi, bir yarıyıl süren o derse ait haftalık teorik ders saatinin tamamı ile haftalık uygulama ve laboratuvar saatinin yarısının toplamına eşittir.

Bir dersin başarı notu, o derse ait yarıyıl/yıl içi sınavları, kısa sınavlar, uygulama, ödev, proje, seminer vb. yarıyıl/yıl içi çalışmaları ve yarıyıl/yıl sonu sınavı ile belirlenir.

Yarıyıl/yıl sonu sınavının başarı notuna katkısı yüzde kırktan az, yüzde altmıştan fazla olamaz.

Herhangi bir sebeple yarıyıl/yıl sonu sınavına girmeyen öğrenci bu sınavdan sıfır (0) almış sayılır.

Lisans öğreniminde, öğrencinin bir dersteki başarısı "Bağıl Değerlendirme" yöntemi ile belirlenir. Bu değerlendirme, dersi yürüten öğretim üyesi veya öğretim görevlisi tarafından, öğrencinin yarıyıl/yıl içi çalışmalarında gösterdiği başarı ve yarıyıl/yıl sonu sınavında aldığı not birlikte değerlendirilerek ve sınıfın genel başarı düzeyi gözönünde bulundurularak yapılır. Başarı notları ve katsayıları aşağıda verilen Tablo 1’de gösterilmiştir.

                                                       Tablo 1. Başarı Notları ve Katsayıları

 

Başarı Notu

Katsayısı

 

AA

4.00

 

BA

3.50

 

BB

3.00

 

CB

2.50

 

CC

2.00

 

DC

1.50

 

DD

1.00

 

F

0.00

 

Bir dersten "AA", "BA", "BB", "CB" ve "CC" notlarından birisini alan öğrenci, o dersi başarmış sayılır. Bir dersten "DC" ve "DD" notlarından birisini alan öğrenci, o dersi şartlı başarmış sayılır. Öğrencinin bir derse ait başarı notu "F" ise, öğrenci o dersten başarısız sayılır.

Yarıyıl/yıl sonu sınavına girme hakkını elde edip de bu sınavda herhangi bir sebeple başarısız olan öğrenci, bütünleme sınavına girebilir. Bütünleme sınavında başarılan bir dersin başarı notu en fazla "CC" olabilir.

Yarıyıl/yıl sonu veya bütünleme sınavına giremeyen öğrenci için mazeret sınavı düzenlenmez.

Başarısızlık Durumu

Madde 17 — Herhangi bir dersten başarısız olunduğu takdirde öğrenci, bu dersin açıldığı ilk yarıyılda ara sınav ve yarıyıl/yıl sonu sınavlarına girer.

Öğrencinin başarısız olduğu zorunlu ders(ler) veya seçmeli ders(ler)in, takip eden dönemlerde açılmadığı durumda, öğrenci bu ders(ler) yerine Fakülte Kurulu tarafından belirlenecek farklı ders(ler)i başarmak durumundadır.

Başarısızlık birinci sınıf ders programında yer alan dersler için sözkonusu ise öğrenci, başarısız olduğu derslerin kredi toplamı, birinci sınıf derslerinin kredi toplamının yüzde kırkını geçmediği hallerde bir sonraki sene bu derslerin sadece ara sınav ve yıl sonu sınavlarına girer.

Birinci sınıf derslerinde yüzde kırklık sınır aşıldığı takdirde öğrenci, ikinci sınıfın derslerine yazılamaz. Bu durumda öğrenci, başarısız olduğu dersleri tekrar eder.

Ağırlıklı Genel Not Ortalaması

Madde 18 — Ağırlıklı genel not ortalaması, ders veya ayrı ders niteliğindeki laboratuvar, proje ve benzerlerinin her birinden elde edilen başarı notu katsayısı ile ilgili ders veya ayrı ders niteliğindeki laboratuvar, proje ve benzerinin kredisinin çarpılması ile elde edilen sayılar toplamının, krediler toplamına bölünmesiyle hesaplanır. Bölme işlemi sonucu, virgülden sonra iki hane yürütülüp yuvarlatılarak verilir.

Lisans öğreniminde, bir öğrencinin derslerini başarı ile tamamlamış sayılabilmesi için, ağırlıklı genel not ortalamasının en az 2,00 olması gerekir. Ağırlıklı genel not ortalaması 2,00’nin altında olan öğrenciler, Yükseköğretim Kanununda belirtilen öğrenim süresini aşmamak kaydıyla, yarıyıl/yıl sonu başarı notları "DC" veya "DD" olan derslerden yeteri kadarını tekrar alabilirler. Tekrarlanan dersler için son alınan notlar geçerlidir ve yalnız son alınan notlar ağırlıklı genel not ortalaması hesaplamasında dikkate alınır. Öğrencinin aldığı bütün notlar transkriptte gösterilir. Öğrenim süresi içinde ağırlıklı genel not ortalamasını istenen düzeye getirmeyen öğrencilerin Fakülte ile ilişkisi kesilir.

Öğrenimi Bitirme ve Derecesi

Madde 19 — Öğretim planında gösterilen öğrenimi izleyip tümünden başarı sağlayanlara ve bu Yönetmelikte belirtilen her türlü çalışmaları tamamlayanlara, Yönetmeliğin 20 nci maddesinde sözü edilen diplomalar verilir. Öğrenim süresince alınan dersler ile bunlara ilişkin başarı notlarını ve ağırlıklı genel not ortalamasını gösteren transkript, diplomanın eki olarak öğrencilere verilir.

Diploma

Madde 20 — Galatasaray Üniversitesi Mühendislik ve Teknoloji Fakültesi’nde bu Yönetmeliğe göre öğrenimlerini başarı ile tamamlayanlara, Fakülte ve Bölüm adı açıklanarak, lisans programı sonunda Mühendislik diploması verilir.

Diplomaların düzenlenebilmesi için, ilgili Bölüm Başkanlığı tarafından öğrenci dosyası ve bilgi işlem kayıtları ayrı ayrı incelenir. Bu incelemeyi Bölüm Başkanının sıra ile görevlendireceği öğretim üyeleri yapar. Öğrenci bürosu, inceleme sonucunun olumlu olduğunu gösteren öğretim üyesi imzasını aldıktan sonra diplomayı düzenler.

Diplomalar ilgili Bölüm Başkanı, Fakülte Dekanı ve Üniversite Rektörü’nün imzalarını taşır.

 

ALTINCI BÖLÜM

Çeşitli Hükümler

 

İzin ve Hakların Saklı Tutulması

Madde 21 — Fakülte Yönetim Kurulu, Yükseköğretim Kurulunca tespit edilen haklı ve geçerli nedenlerle, öğrenciye bir defada en çok iki yarıyıl izin verebilir. Öğrenci, izinin bitiminde, izine ayrıldığı öğretim durumundan başlayarak öğrenciliğe devam eder.

Bir öğrenciye öğretim süresince toplam olarak en çok dört yarıyıl izin verilebilir. İzin ve hakların saklı tutulması ile ilgili diğer hususlar, Galatasaray Üniversitesi Öğretim ve Sınav Genel Yönetmeliği’ne göre yapılır.

Yürürlükten Kaldırılan Hükümler

Madde 22 — 15 Haziran 1995 tarih ve 22314 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan "Galatasaray Üniversitesi Mühendislik ve Teknoloji Fakültesi Eğitim-Öğretim ve Sınav Yönetmeliği" ile değişiklikleri yürürlükten kaldırılmıştır.

Geçici Madde — Mühendislik ve Teknoloji Fakültesinde lisans öğrenimlerine 2001-2002 öğretim yılından önce başlamış olan öğrencilerin durumlarının bu Yönetmelik hükümlerine uyumu, Fakülte Kurulu tarafından belirlenen kararlar çerçevesinde sağlanır.

 

YEDİNCİ BÖLÜM

Yürürlük ve Yürütme

 

Yürürlük

Madde 23 — Bu Yönetmelik 2001-2002 öğretim yılından geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

Madde 24 — Bu Yönetmelik hükümlerini, Galatasaray Üniversitesi Mühendislik ve Teknoloji Fakültesi Dekanı yürütür.

—— • ——

Akdeniz Üniversitesinden:

 

Akdeniz Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi (AKÜNSEM)

Yönetmeliği

Amaç

Madde 1 — AKÜNSEM’in amacı, Akdeniz Üniversitesinin eğitim verdiği örgün lisans ve lisansüstü programları dışında, eğitim verdiği ve araştırma yaptığı tüm alanlarda, eğitim programları düzenlemek ve bu şekilde Üniversitenin kamu, özel sektör ve uluslararası kuruluşlarla işbirliğinin gelişmesine katkıda bulunmaktır.

Kapsam

Madde 2 — Bu Yönetmelik, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun, 2880 sayılı Kanunla değişik 7 nci maddesinin (d) bendinin 2 numaralı alt bendi uyarınca Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı olarak kurulmuş olan Akdeniz Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezinin (AKÜNSEM) amaç, kuruluş ve çalışma esaslarını düzenler.

Çalışma Alanı

Madde 3 —AKÜNSEM’in amaçları doğrultusunda kamu, özel sektör ve uluslararası kuruluş ve kişilere ihtiyaç duydukları alanlarda danışmanlık hizmeti verir, ulusal ve uluslararası düzeyde eğitim programları, kurslar, seminerler, konferanslar düzenler, bu faaliyetlerin koordinasyonunu sağlar ve bu alandaki üniversite olanaklarının tanıtımını yapar.

Kuruluş ve Yönetim

Madde 4 —Akdeniz Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi aşağıdaki organlardan oluşur;

a)AKÜNSEM Müdürü,

b)Yönetim Kurulu,

c)Danışma Kurulu.

Müdürün Yetki ve Sorumlulukları

Madde 5 —AKÜNSEM Müdürü, Üniversitenin aylıklı öğretim üyeleri arasından Üniversite Yönetim Kurulunca önerilen adaylar arasından Rektör tarafından 2 yıl için görevlendirilir. Süresi biten müdür yeniden görevlendirilebilir. Müdürün 6 aydan fazla görevi başında bulunmaması durumunda görevi sona erer.

Müdür,Yönetim Kurulu üyeleri arasından birisini yardımcı olarak görevlendirir. Müdürün bulunmadığı durumlarda Müdüre vekalet eder. Görev süresi iki yıldır. Müdürün görev süresi bitince, yardımcısının da görevi sona erer.

Madde 6 — AKÜNSEM Müdürü,Yönetim Kurulunun aldığı kararları ve hazırladığı çalışma programını uygular. Yönetimi altındaki birimleri AKÜNSEM’in amaçları doğrultusunda yönetir. Eğitim programlarının başarılı ve amaca uygun olarak gerçekleşmesi için gerekli önlemleri alır.

AKÜNSEM’in amaçları doğrultusunda, faaliyet alanları ile ilgili olarak taraflarla görüşmeler yapar, projeler hazırlar yada hazırlatır, ihalelere katılır yada AKÜNSEM’in ihalelere katılımını sağlar, sözleşmeler yapar ve yükümlülük altına girer.Faaliyet raporunu hazırlar ve Yönetim Kuruluna sunar.

AKÜNSEM adına her türlü iletişimi sağlar.

Yönetim Kurulunun Oluşumu ve Görevleri

Madde 7 —AKÜNSEM Yönetim Kurulu,

a)AKÜNSEM Müdürü,

b)Tamgün çalışan öğretim elemanları arasından Üniversite Yönetim Kurulunca önerilen iki kat aday arasından Rektör tarafından seçilecek dört üyeden oluşur.

Yönetim Kurulu üyelerinin görev süresi iki yıldır.Görev süresi biten üye yeniden seçilebilir. Yönetim Kurulu Başkanı AKÜNSEM Müdürüdür. Süresi bitmeden ayrılan üyelerin yerine kalan süreyi tamamlamak üzere yenileri seçilir.

Madde 8 —YönetimKurulu, Müdürün daveti üzerine toplanır. Müdür tarafından hazırlanan gündem maddelerini görüşerek karar alır. Yönetim Kurulu salt çoğunlukla karar alır.

YönetimKurulu; AKÜNSEM Müdürünün her faaliyet dönemi sonunda hazırlayacağı faaliyet raporunun düzenlenmesine ilişkin esasları tespit eder, sunulan raporu değerlendirir, bir sonraki döneme ait çalışma programını düzenler. Birinci maddede anılan programlar sonunda verilecek başarı belgesi, sertifika ve benzeri belgelerin verilme koşullarını Üniversite Senatosuna önerir.

Ayrıca teklif edilen eğitim programlarının hangilerinin düzenleneceğini, düzenlenen programlarda kimlerin görevlendirileceği ve yapılacak ödemelerin miktarını belirlemeye Yönetim Kurulu yetkilidir. Merkezin bütçesini hazırlar.

Danışma Kurulu

Madde 9 —AKÜNSEM Danışma Kurulu; her Fakülte,Enstitü,Konservatuar, Yüksekokul ve Meslek Yüksekokulu ile Rektörlüğe bağlı bölümlerin yönetim kurullarınca belirlenen birer üyeden oluşur. Danışma Kurulu üyelerinin görev süresi 2 yıldır. Süresi dolan üyeler yeniden Danışma Kuruluna seçilebilir. Süreleri bitmeden ayrılan üyelerin yerine, kalan süreyi doldurmak üzere yenileri seçilir.

Danışma Kurulu,Merkez Müdürünün çağrısı üzerine yılda en az iki defa toplanır. Merkez ile ilgili faaliyetleri değerlendirir, önerilerde bulunur. Faaliyet alanları ile ilgili alt komisyonlar oluşturabilir.

Geçici Madde 1 — Bu Yönetmeliğin 3 üncü maddesinde belirtilen çalışma alanlarına ilişkin olarak,Üniversitenin diğer birimleri tarafından halen yürütülmekte olan faaliyetler ile bu Yönetmelik yürürlüğe girinceye kadar açılacak olan tüm faaliyetler AKÜNSEM’e devredilir.

Yürürlük

Madde 10 — Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

Madde 11 —Bu Yönetmelik hükümlerini Akdeniz Üniversitesi Rektörü yürütür.

Sayfa Başı


Tebliğler

 

—— • ——

Sayfa Başı


YARGI BÖLÜMÜ

Danıştay Kararı

Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulundan :

Esas No : 1999/3

Karar No : 2001/3

 

Özü : 3824 sayılı Kanunun 18. maddesine göre gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin gelir ve kurumlar vergileri üzerinden ayrıca ödemekle yükümlü oldukları fon payının, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 29 ve 30. maddeleri uyarınca yapılacak re'sen ve ikmalen tarhiyatlarda bulunan matrah veya matrah farklarına isabet eden vergiler üzerinden de hesaplanarak alınması gerektiği hakkında.

 

 

İÇTİHATLARI BİRLEŞTİRME KURULU KARARI

 

3824 sayılı Kanunun 18. maddesi uyarınca gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin gelir ve kurumlar vergileri üzerinden ayrıca ödemekle yükümlü oldukları fon payının, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 29. ve 30. maddelerine göre yapılacak re'sen ve ikmalen tarhiyatlarda bulunan matrah veya matrah farklarına isabet eden vergiler üzerinden de hesaplanarak alınması gerektiğini kabul eden Danıştay Üçüncü Dairesinin 24.9.1998 gün ve E:1997/4058, K:1998/3152 sayılı kararı ile re'sen veya ikmalen tarh olunan vergiler üzerinden ayrıca fon payı hesaplanarak istenmesine anılan Kanunun 18. ve 19. madde hükümleri karşısında olanak bulunmadığına karar veren Danıştay Dördüncü Dairesinin 5.12.1997 gün ve E:1996/2937, K:1997/4604 sayılı kararları arasındaki aykırılığın içtihatların birleştirilmesi yolu ile giderilmesinin Bursa Bölge İdare Mahkemesi Başkanlığı tarafından istenmesi ve 2575 sayılı Danıştay Kanununun 39. maddesi uyarınca dosyanın Danıştay Başkanı tarafından havalesi üzerine, isteme konu olan kararlar ile yasal düzenlemeler incelendikten, raportör üyenin açıklamaları ile Danıştay Başsavcısının düşüncesi dinlendikten sonra gereği düşünüldü:

İçtihadın Birleştirilmesi İstemine Konu Olan Kararlar :

Danıştay Üçüncü Dairesinin 24.9.1998 gün ve E:1997/4058, K:1998/3152 sayılı kararı:

Yükümlü adına, aile reisi sıfatıyla 1994 takvim yılı için re'sen takdir yoluyla salınan gelir vergisi, fon payı ile bunlara bağlı olarak kesilen kusur cezalarına karşı açılan davayı kısmen kabul ederek gelir vergisi ve bu vergiye bağlı olarak kesilen kusur cezasını onayan, gelir vergisine bağlı olarak aynı ihbarname ile salınan fon payı ile kesilen kusur cezasını kaldıran vergi mahkemesi kararı; ilgili vergi dairesince yapılan temyiz başvurusu üzerine: 3824 sayılı Bazı Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun "Gelir ve Kurumlar Vergileri Üzerinden Alınan Fonların Birleştirilmesine İlişkin Hükümler" başlığını taşıyan "Altıncı Bölümü"nde yer alan 18. maddesinin (a) bendinde, kazanç ve iratlarını yıllık beyanname ile beyan eden gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin gelir veya kurumlar vergilerinin %10'u oranında ayrıca fon payı ödeyeceklerinin, 20. maddesinde ise mükellef ve sorumlularca hesaplanacak fon payının beyan, tarh, tahakkuk ve ödenmesi ile red ve iadesine ilişkin usul ve esaslar hakkında, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları ile Vergi Usul Kanununun ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanacağının belirtildiği, verginin tarh, tahakkuk ve beyanı ile ilgili yasal düzenlemelerde, fon payının üzerinden hesaplandığı gelir veya kurumlar vergilerinin noksan beyan edilmesi gibi bir esas geçerli olamayacağından, vergiye tabi gerçek gelirini tam olarak beyan eden mükelleften fon payının eksiksiz alınması karşısında, eksik beyan eden mükelleften sonradan istenemeyeceği yolundaki görüşün vergi adaleti ve vergide eşitlik ilkesi ile bağdaşmayacağı, buna göre, fon payının eksik tarh ve tahakkuk ettirilmesi halinde Vergi Usul Kanununun ikmalen ve re'sen tarhiyatı düzenleyen hükümlerinin uygulanmasına engel bulunmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.

Danıştay Dördüncü Dairesinin 5.12.1997 gün ve E:1996/2937, K:1997/4604 sayılı kararı:

Davacı adına re'sen takdir yoluyla salınan gelir vergisi, geçici gelir vergisi ve gelir vergisine bağlı olarak hesaplanan ve aynı ihbarname ile istenilen fon payına karşı açılan davayı kabul ederek tarhiyatı kaldıran vergi mahkemesi kararı, vergi dairesince yapılan temyiz başvurusu üzerine vergi aslı yönünden bozulmuş, geçici vergi aslı ve fon payına ilişkin kısmı ise ikmalen ve re'sen yapılan tarhiyatlarda geçici vergi ve fon payı alınamayacağı gerekçesiyle onanmıştır.

Bu konuda aynı Dairenin verdiği muhtelif kararlarda; 3824 sayılı Kanunun "Gelir ve Kurumlar Vergileri Üzerinden Alınan Fonların Birleştirilmesine İlişkin Hükümler" başlığını taşıyan Altıncı Bölümünde yer alan 18. maddesinde; kazanç ve iratlarını yıllık beyanname ile beyan eden gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, gelir veya kurumlar vergilerinin %10'u oranında ayrıca fon payı ödeyeceklerinin belirtildiği, 19. maddesinde ise yıllık, münferit ve özel beyanname veren gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin beyannamelerinde hesaplayacakları fon payını, ilgili gelir veya kurumlar vergilerinin ödeme süreleri için de ödeyeceklerinin öngörüldüğü, anılan kanun maddelerinde, gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin "beyannameleri" üzerinden fon payı hesaplayarak ödemeleri gerektiğinin ve fon payının beyannamede gösterilen matrah dışında herhangi bir tutar üzerinden hesaplanıp istenmesi olanağının bulunmadığının görüldüğü, yıllık beyanname ile bildirilmesi gereken dönem gelirlerinin hiç beyan edilmemesi ya da noksan beyanı nedeniyle ikmalen veya re'sen tarh edilen vergi, "beyanname üzerinden hesaplanan vergi" olarak nitelendirilemeyeceğinden, ikmalen veya re'sen tarh olunan vergiler üzerinden ayrıca fon payı hesaplanarak istenmesine anılan madde hükümleri karşısında olanak bulunmadığı, şeklinde ayrıntılı bir gerekçeye yer verilmiştir.

Konu ile ilgili Kanun Hükümleri :

Gelir ve kurumlar vergilerinin belli bir oranında hesaplanacak fon, ilk kez 7.11.1985 tarihli 3238 sayılı ve modern savunma sanayiinin geliştirilmesi ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin Modernizasyonunun sağlanması amacıyla düzenlenen "Savunma Sanayi Geliştirme Ve Destekleme İdaresi Başkanlığı'nın Kurulması Hakkında Kanunun" "Savunma Sanayii Destekleme Fonu" başlıklı 12. maddesinde öngörülmüş, bu maddenin (h) bendinde; fon, gelir vergisi açısından tam mükelleflerin ücret gelirleri hariç olmak üzere gelir vergisi ve kurumlar vergisi mükellefleri ile sorumluların ödeyecekleri meblağ olarak tanımlanmıştır. Aynı Kanunun, 13. maddesinde, Savunma Sanayii Destekleme Fonu'nun, gelir vergisi ve kurumlar vergisinin %2,5'i oranında, gelir ve kurumlar vergisinden ayrı olarak mükellefler ve sorumlular tarafından hesaplanacağı, gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri ile vergi sorumluları tarafından fona ödenecek meblağın tarh, tahakkuk ve ödenmesine ait usul ve esaslar hakkında gelir ve kurumlar vergisinin tarh, tahakkuk ve ödenmesine ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir.

3308 sayılı Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanununun 32. maddesinin (e) bendinde; çıraklık fonunun, yıllık beyanname veren gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin hesaplanan gelir veya kurumlar vergilerine ilave olarak ödeyecekleri % 1'lik meblağ olduğu açıklanmış, aynı bendin üçüncü paragrafında, gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri tarafından fona ödenecek meblağın tarh, tahakkuk ve ödenmesine ait usul ve esaslar hakkında gelir vergisi ve kurumlar vergisinin tarh, tahakkuk ve ödenmesine ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiş,(j) bendinde ise, mükellefler ve vergi sorumluları tarafından hesaplanarak ödenmesi gereken fona ait meblağlar hakkında Vergi Usul Kanununun ve 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı hükmüne yer verilmiştir.

3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu ile de bu kanunda öngörülen hizmetlerin gerçekleştirilmesi için Başbakanlığa bağlı ve T.C. Merkez Bankası nezdinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu kurulmuş ve Kanunun 4/e maddesiyle de gelir ve kurumlar vergisi mükellefleriyle sorumluları tarafından hesaplanan gelir ve kurumlar vergileri üzerinden ayrıca ödenen fon payı hasılatından, Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenen oranda ayrılacak pay, bu fonun gelirleri arasında sayılmıştır.

Değişik kanunlarla değişik oranlarda alınan fonlar 25.6.1992 tarihinde kabul edilerek 11.7.1992 gününde yayımlanan 3824 sayılı "Bazı Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun" ile fon payı adı altında birleştirilmiş ve bu fonlar tek oran altında toplanmıştır. Bu Kanunun 18, 19 ve 20. maddeleri, gelir vergisi ve kurumlar vergisi üzerinden alınan fonların birleştirilmesiyle ilgili hükümler içermektedir.

Kanunun 18. maddesi ile; kazanç ve iratlarını yıllık beyanname ile beyan eden gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, Gelir Vergisi Kanununun 101. maddesi gereğince kazanç ve iratlarını münferit beyanname ile beyan eden dar mükellef gerçek kişilerin, Kurumlar Vergisi Kanununun 22. maddesi gereğince vergiye tabi kazançlarını özel beyanname ile beyan eden dar mükellefiyete tabi yabancı kurumların, Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesinde sayılan ödemelerden vergi tevkifatı yapmak zorunda olan sorumlular ile Kurumlar Vergisi Kanununun 24. maddesi gereğince vergi tevkifatı yapmak zorunda olan sorumluların, kazançları götürü usulde tesbit edilen mükelleflerin, gelir veya kurumlar vergilerinin %10 u oranında ayrıca fon payı ödeyecekleri hükme bağlanmıştır.

Bu maddenin son fıkrasında ise %10 oranını (0) sıfıra kadar indirmeye ve tekrar Kanuni orana kadar yükseltmeye Bakanlar Kurulu yetkili kılınmıştır.

Aynı Kanunun 19. maddesinde; Gelir Vergisi Kanununun 94. ve Kurumlar Vergisi Kanununun 24. maddeleri gereğince vergi tevkifatı yapmak zorunda olan sorumluların, hesapladıkları fon payını muhtasar beyannameye dahil ederek beyan edecekleri ve tevkif edilen vergilerle birlikte ödeyecekleri, yıllık, münferit ve özel beyanname veren gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin beyannamelerinde hesaplayacakları fon payını, ilgili gelir ve kurumlar vergilerinin ödeme süreleri içinde ödeyecekleri, kazançları götürü usulde tesbit edilen mükelleflerin ödeyecekleri fon payının hesabında, vergi karnelerinde yazılan matrahlar üzerinden hesaplanan gelir vergisinin esas alınacağı, hesaplanan fon payının gelir vergisi ile birlikte ödeneceği, açıklandıktan sonra, yine aynı Kanunun 20. maddesinde de; mükellef ve sorumlularca hesaplanacak fon payının beyan, tarh, tahakkuk ve ödenmesi ile red ve iadesine ilişkin usul ve esaslar hakkında, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları ile Vergi Usul Kanunu ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.

213 sayılı V.U.K.nun konu ile ilgili maddeleri:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 20. maddesinde:

Verginin tarhı, vergi alacağının kanunlarında gösterilen matrah ve nisbetler üzerinden vergi dairesi tarafından hesaplanarak bu alacağı miktar itibariyle tespit eden idari muameledir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 22. maddesinde:

Verginin tahakkuku, tarh ve tebliğ edilen bir verginin ödenmesi gereken bir safhaya gelmesidir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 29. maddesinde;

İkmalen vergi tarhı; "her ne şekilde olursa olsun bir vergi tarhedildikten sonra bu vergiye müteallik olarak meydana çıkan ve defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak miktarı tesbit olunan bir matrah veya matrah farkı üzerinden alınacak verginin tarh edilmesidir." düzenlemelerine

yer verilmiştir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 30. maddesinde;

Re'sen vergi tarhı,"vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tesbitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunmasıdır. İnceleme raporunda bu maddeye göre belirlenen matrah veya matrah farkı re'sen tarh olunmuş sayılır" denildikten sonra, 2365 sayılı Kanunun 4. maddesiyle değişen fıkrasıyla da; maddede aşağıda sayılı hallerden herhangi birinin bulunması durumunda, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tesbitinin mümkün olmadığının kabul edileceği, belirtilmiştir.

1- (4008 sayılı Kanunun 2. maddesiyle değişen bent) Vergi beyannamesi kanuni süresi geçtiği halde verilmemişse,

2- Vergi beyannamesi kanuni veya ek süreler içinde verilmekle beraber beyannamede vergi matrahına ilişkin bilgiler gösterilmemiş bulunursa,

3- Bu Kanuna göre tutulması mecburi olan defterlerin hepsi veya bir kısmı tutulmamış veya tasdik ettirilmemiş olursa veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara herhangi bir sebeple ibraz edilmezse,

4- Defter kayıtları ve bunlarla ilgili vesikalar, vergi matrahının doğru ve kesin olarak tesbitine imkan vermeyecek derecede noksan, usulsüz ve karışık olması dolayısiyle ihtiyaca salih bulunmazsa,

5- (4369 sayılı Kanunun 82/1-a maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır. Yürürlük: 29.7.1998),

6- (2365 sayılı Kanunun 4. maddesiyle eklenen bent)

Tutulması zorunlu olan defterlerin veya verilen beyannamelerin gerçek durumu yansıtmadığına dair delil bulunursa,

7- (4008 sayılı Kanunun 2. maddesiyle eklenen bent)

Maliye müfettişleri, hesap uzmanları ve gelirler kontrolörlerince yapılan incelemeler sırasında, mükellefler, her türlü harcama ve tasarruflarını vergisi ödenmiş veya vergiye tabi olmayan kazançlardan sağladıklarını kanıtlayamazlarsa,

Harcama ve tasarrufların vergiye tabi tutulmuş veya vergiye tabi olmayan kazançlardan sağlandığı kanıtlanamayan kısmı, harcama ve tasarrufun (4369 sayılı Kanunun 81/A-2. maddesiyle değiştirilen ibare Yürürlük:1.1.1999) mevcudiyetinin tespit edildiği dönemden bir önceki dönemde elde edilmiş ve vergisi ödenmemiş kazanç olarak ilgili dönem matrahının takdirinde dikkate alınır.

8- (4008 sayılı Kanunun 2. maddesiyle eklenen bent)

Bu Kanunun mükerrer 227. maddesi uyarınca 3568 sayılı Kanuna göre yetki almış meslek mensuplarına imzalattırma mecburiyeti getirilen beyanname ve ekleri imzalattırılmazsa veya tasdik kapsamına alınan konularda yeminli mali müşavir tasdik raporu zamanında ibraz edilmezse,

9- (4369 sayılı Kanunun 82/1-a maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır)

Mükerrer 30. maddesinde de; verginin idarece tarhı; "29. ve 30. maddeler dışında kalan hallerde, mükelleflerin verginin tarhı için vergi kanunları ile muayyen zamanlarda müracaat etmemeleri veya aynı kanunlarla kendilerine tahmil edilen mecburiyetleri yerine getirmemeleri sebebiyle zamanında tarh edilemeyen verginin kanunen belli matrahlar üzerinden idarece tarh edilmesidir." denilmiştir.

Danıştay Başsavcısı Yaşar Selim Asmaz'ın Düşüncesi :

İkmalen veya re'sen salınan gelir veya kurumlar vergilerine bağlı olarak ayrıca fon payı alınıp alınmayacağı yolundaki Danıştay Üçüncü ve Dördüncü Daireleri kararları arasında aykırılığın içtihatları birleştirme yoluyla giderilmesi istemine ilişkin Bursa Bölge İdare Mahkemesi Başkanının başvurusu ve Danıştay Başkanının havalesi üzerine 2575 sayılı Danıştay Kanununun 39. maddesi gereğince düşünce almak üzere Başsavcılığımıza gönderilen dosya incelendi:

Aile reisi sıfatıyla davacı adına 1994 takvim yılı için re'sen salınan gelir vergisi, fon payı ile bunlara bağlı olarak kesilen kusur cezalarına karşı açılan davayı kısmen kabul ederek dava konusu gelir vergisi ile bu vergiye bağlı olarak kesilen cezaya ilişkin kısmını reddeden fon payı ile buna bağlı olarak kesilen cezayı kaldıran Bursa Vergi Mahkemesinin 3.6.1997 günlü ve E:1997/260, K:1997/699 sayılı kararının temyizi üzerine istemi inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesi 24.9.1998 günlü ve E:1997/4058, K:1998/3152 sayılı kararı ile 3824 sayılı Bazı Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un, "Gelir ve Kurumlar Vergileri Üzerinden Alınan Fonların Birleştirilmesine İlişkin Hükümler" başlığını taşıyan Altıncı Bölümünde yer alan 18. maddesinin (a) bendinde, kazanç ve iratlarını yıllık beyanname ile beyan eden gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin gelir veya kurumlar vergilerinin % 10'u oranında ayrıca fon payı ödeyeceklerinin, 20. maddesi hükmünde ise; mükellef ve sorumlularca hesaplanacak fon payının beyan, tarh, tahakkuk ve ödemesi ile red ve iadesine ilişkin usul ve esaslar hakkında, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları ile Vergi Usul Kanunu ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanacağının belirtildiği, verginin tarh, tahakkuk ve beyanı ile ilgili yasal düzenlemelerde, fon payının üzerinden hesaplandığı gelir veya kurumlar vergilerinin noksan beyan edilmesi gibi bir esas geçerli olmayacağından, vergiye tabi gerçek gelirini tam olarak beyan eden mükelleften fon payının eksiksiz alınması karşısında, eksik beyan eden mükelleften sonradan istenmeyeceği yolundaki görüşün vergi adaleti ve vergide eşitlik ilkesi ile bağdaşmayacağı, buna göre; fon payının eksik tarh ve tahakkuk ettirilmesi halinde Vergi Usul Kanunun'un ikmalen veya re'sen tarhiyatı düzenleyen hükümlerinin uygulanmasına engel bulunmadığı gerekçesiyle bozulmuş olup Danıştay Üçüncü Dairesinin bu görüşü istikrar kazanmıştır. Danıştay Onuncu Dairesi ve Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunun kararlarında da; ikmalen veya re'sen yapılan gelir veya kurumlar vergisi tarhiyatlarında; bu vergilere bağlı olarak ayrıca fon payı alınacağı kabul edilmiştir.

İçtihatların birleştirilmesine konu edilen Danıştay Dördüncü Dairesinin 5.12.1997 günlü ve E:1996/2937, K:1997/4604 sayılı kararında davacı adına re'sen salınan gelir, geçici gelir vergileri ve gelir vergisi üzerinden hesaplanan fon payına karşı açılan davayı kabul eden Ankara Altıncı Vergi Mahkemesinin 8.3.1996 günlü ve E:1995/308, K:1996/288 sayılı kararının Vergi Dairesi Müdürlüğünc temyize konu edilmesi üzerine vergi aslına ilişkin kısmı bozulmuş, geçici vergi ve fon payına ilişkin hüküm fıkrası ise, ikmalen veya re'sen yapılan tarhiyatlarda geçici vergi ve fon payı alınamayacağı gerekçesiyle onanmıştır. Danıştay Dördüncü Dairesi bu görüşünü belirli bir süre korumuştur.

Ancak, daha sonra aynı Dairece verilen, 18.4.2000 günlü ve E:1999/4201, K:2000/1581, K:24.4.2000 günlü ve E:1999/3673, K:2000/1707 sayılı kararlarda ise; fon payı, gelir veya kurumlar vergileri üzerinden hesaplandığından ikmalen veya re'sen yapılan tarhiyatlarla ilgili olarak fonun bağlı olduğu vergi türüne uygulanan hükümlerin uygulanması gerektiği gerekçesiyle ikmalen veya re'sen yapılan gelir ve kurumlar vergilerine bağlı olarak ayrıca fon payı hesaplanmasına olanak bulunmadığı gerekçesiyle cezalı fon payını kaldıran vergi mahkemesi kararlarının fon paylarına ilişkin hüküm fıkraları bozulmuştur.

İçtihatların birleştirilmesine konu edilen Danıştay Üçüncü ve Dördüncü Dairelerinin her iki kararı, hukuki dayanakları aynı ve benzer olaylar hakkında verilmiş kararlar olmasına karşın ve bu kararlar arasında aykırılık bulunmakla birlikte Danıştay Dördüncü Dairesince daha sonra verilen kararlarla; ikmalen veya re'sen yapılan gelir veya kurumlar vergilerine uygulanan hükümlerin fon payı tarhiyatlarında uygulanması da gerektiğinin içtihat edildiği bu kararlarının süreklilik kazandığı anlaşılmakta ise de 2/3 oyçoğunluğu ile alınan bu kararlar her an değişebileceğinden içtihatların birleştirilmesine gerek vardır.

Konunun esastan incelenmesine gelince; gelir ve kurumlar vergilerinin belli bir oranında hesaplanacak fon payı, ilk kez 7.11.1985 tarihli 3238 sayılı Savunma Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı'nın Kurulması Hakkında Kanun'un "Savunma Sanayii Destekleme Fonu" başlıklı 12.maddesinde öngörülmüş, bu maddenin (h) bendinde, fon payı gelir vergisi açısından tam mükelleflerin ücret gelirleri hariç olmak üzere gelir vergisi ve kurumlar vergisi mükellefleri ile sorumluların ödeyecekleri meblağ olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasanın, 13.maddesinde; Savunma Sanayii Destekleme Fonu'nun, gelir vergisi ve kurumlar vergisinin %2,5'i oranında, gelir ve kurumlar vergisinden ayrı olarak mükellefler ve sorumlular tarafından hesaplanacağı, gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri ile vergi sorumluları tarafından fona ödenecek meblağın tarh, tahakkuk ve ödenmesine ait usul ve esaslar hakkında gelir ve kurumlar vergisinin tarh, tahakkuk ve ödenmesine ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir.

3308 sayılı Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanunu'nun 32.maddesinin (e) bendinde; çıraklık fonunun, yıllık beyanname veren gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin hesaplanan gelir veya kurumlar vergilerine ilave olarak ödeyecekleri % 1'lik meblağ olduğu açıklanmış, aynı bendin üçüncü paragrafında, gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri tarafından fona ödenecek meblağın tarh, tahakkuk ve ödenmesine ait usul ve esaslar hakkında gelir vergisi ve kurumlar vergisinin tarh, tahakkuk ve ödenmesine ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiş, (j) bendinde ise; mükellefler ve vergi sorumluları tarafından hesaplanarak ödenmesi gereken fona ait meblağlar hakkında Vergi Usul Kanununun ve 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı hükmüne yer verilmiştir.

3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununun 4.maddesinde de benzer hükümler yer almaktadır.

Değişik kanunlarla değişik oranlarda alınan fonlar, 11.7.1992 tarih ve 21281 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 3824 sayılı Yasa ile "fon payı" adı ile birleştirilmiş ve bu fonlar tek oran altında toplanmıştır. Bu Yasanın 18,19 ve 20.maddeleri, gelir vergisi ve kurumlar vergisi üzerinden alınan fonların birleştirilmesi ile ilgili hükümler içermektedir.

18.maddede, gelir ve kurumlar vergisinin % 10'u oranında ayrıca fon payı ödeyecek kişi ve kurumlar; yıllık, münferit ve özel beyanname veren mükellefler, Gelir Vergisi Kanunu'nun 94.maddesi ve Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 24.maddesi uyarınca vergi tevkifatı yapmak zorunda olan sorumlular ve kazançları götürü usulde tespit edilen mükellefler olarak sayılmış, maddenin son fıkrasında, % 10 oranını (O) sıfıra kadar indirmeye ve tekrar kanuni orana kadar yükselmeye Bakanlar Kurulu yetkili kılınmıştır.

19.maddede, fon payının hesaplanma ve ödeme biçimleri açıklanmış, 20.maddede de, mükellef ve sorumlularca hesaplanacak fon payının beyan, tarh, tahakkuk ve ödenmesi ile ret ve iadesine ilişkin usul ve esaslar hakkında Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Vergi Usul Kanunu ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.

Görüldüğü gibi, fon payı, gelir ve kurumlar vergilerinin % 10'u oranında ya da Bakanlar Kurulunca sıfır (0) ile % 10 arasında belirlenecek bir oranda hesaplanıp bu vergilerle birlikte tarh ve tahakkuk ettirilecek bir mali yükümdür. Bu hukuksal niteliği ile, bir vergi ögesi olan "mali güce göre ödeme", "vergide eşitlik", "adaletli ve dengeli dağılım" prensipleri fon payında da geçerli ilkelerdir. Yani fon payının dayanağı olan gelir ve kurumlar vergisini doğuran olay gerçekleştiğinde fon payı alacağı da doğmuş olduğundan, bu noktada sorun, fonlarla getirilen mali yükün adaletli ve dengeli olup olmadığının saptanabilmesidir. Vergi sistemi içinde bu tür saptamaların yalnızca Kanunun lafzına göre değil konuluş amacına ve uygulama sonuçlarına göre yapılacağı tabiidir.

Yukarıda açıklanan dört ayrı yasanın konumuzla ilgili maddelerinin tümünde fon, gelir ve kurumlar vergilerine, hem miktar hem de tarh ve tahakkuk itibariyle sıkı sıkıya bağlı bir mali yüküm olarak belirtilmiştir. Özellikle 3824 sayılı Yasanın 20.maddesinde "Mükellefler ve sorumlularca hesaplanacak fon payının beyan, tarh, tahakkuk ve ödenmesi ile red ve iadesine ilişkin usul ve esaslar hakkında, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları ile Vergi Usul Kanunu ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uygulanır," denilmek suretiyle fonun miktar itibariyle bağlı olduğu gelir ve kurumlar vergileri gibi tarh ve tahakkuk edeceği açıkça hüküm altına alınmıştır. Buna göre; kanunun lafzından hareket edildiğinde, gelir ve kurumlar vergileri ile birlikte bu vergilerin belli bir oranında hesaplanıp beyan edilmek suretiyle tahakkuk eden fon payının, bu vergilerin gerçek miktarının inceleme raporuyla ya da takdir komisyonu kararıyla belirlenmesi halinde ikmalen ya da resen salınacak gelir veya kurumlar vergisine bağlı olarak ayrıca hesaplanıp yükümlülerden istenilmesi bu hükmün doğal ve zorunlu sonucudur. Çünkü, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarına göre, gerçek gelirin veya kurum kazancının vergilendirilmesi asıldır. Vergi Usul Kanununda ise, beyan, vergi incelemesi, takdir komisyonunca matrah takdiri gibi gerçek gelirin (veya kurum kazancının) saptanma yöntemleri ayrıntılı biçimde belirtilmiş, noksan beyan ya da hiç beyan etmeme durumlarının saptanması halinde uygulanacak usuller, ikmalen ve re'sen tarh, idarece tarh usulleri olarak açıklanmış olup, gelir ve kurumlar vergilerinin tarh ve tahakkuku yükümlülerin beyan ettikleri matrahlar üzerinden yapılabildiği gibi ikmalen ve re'sen de tarhiyat yapılabilmektedir. İkmalen ve resen tarhiyatla ilgili düzenlemeler gerçek gelirin vergilendirilmesini güvence altına almak amacını taşıdığından bu tür tarhlar da, zaten zamanında bildirilmediği inceleme raporuyla ya da takdir komisyonu kararıyla belirlenmiş gerçek ve doğru matrahlar üzerinden yapılmaktadır. O halde, fon payının tarh ve tahakkukununda Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanunu hükümleri uygulanacağına göre, zamanında ve doğru beyan edilmemiş matrah üzerinden fon payı tarhiyatı yapılabileceği gibi, daha sonra doğru matrahın Vergi Usul Kanunu uyarınca saptanması halinde de fon payı tarhedilmesine yasal bir engel yoktur.

"Mali yükümde eşitlik", "adaletli ve dengeli dağılım" ilkeleri açısından yapılacak yorum ise bizi yine aynı sonuca götürmektedir. Eğer ikmalen ve re'sen yapılan tarhiyatlarda fon payı alınamayacağı kabul edilirse, gerçek gelirini (ya da kurum kazancını) beyan ederek fon payını da, bu matraha göre belirlenen vergisinin % 10'u kadar hesaplayıp ödeyen yükümlü ile gerçek gelirini beyan etmeyip noksan vergi ve fon payı ödeyen ya da beyanname vermeyerek hiç fon payı ödemeyen yükümlü arasında mali yüküme katılmada eşitlikten söz etmeye olanak kalmayacağı gibi mali yükümün adaletli ve dengeli dağılımından da bahsetmek mümkün olamayacaktır.

Bu durumda; ikmalen veya re'sen tarhedilen gelir ya da kurumlar vergilerinin % 10'u (ya da Bakanlar Kurulunca sıfır (0) ile % 10 arasında belirleyeceği oranda) oranında hesaplanacak fon payının da aynı ihbarname ile yükümlüden istenilmesi hukuka uygundur.

Açıklanan nedenlerle, içtihatların Danıştay Üçüncü Dairesinin 24.9.1998 gün ve E:1997/4058, K:1998/3152 sayılı kararı doğrultusunda birleştirilmesi gerekeceği düşünülmektedir.

Konunun İçtihadın Birleştirilmesine Gerek Olup Olmadığı Yönünden

İncelenmesi:

Yukarıda özetlenen daire kararlarının incelenmesinden; metinleri yukarıya alınan 3824 sayılı Kanun hükümlerine göre, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin gelir ve kurumlar vergileri üzerinden ayrıca ödemekle yükümlü oldukları fon payının, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 29.ve 30.maddeleri uyarınca yapılacak ikmalen ve re'sen tarhiyatlarda bulunan matrah farklarına isabet eden vergiler üzerinden de hesaplanıp hesaplanmayacağına ilişkin olarak ortaya çıkan uyuşmazlıklarda; Danıştay Üçüncü Dairesince ikmalen ve re'sen salınan gelir ve kurumlar vergileri üzerinden de fon payı hesaplanarak alınması gerektiği, Danıştay Dördüncü Dairesince ise; sadece beyan edilen gelir ve kurumlar vergileri üzerinden fon payı hesaplanmasının mümkün olduğu, ikmalen ve re'sen salınan vergiler üzerinden hesaplanmasının mümkün olmadığı yolunda karar verildiği, kararlar arasında aykırılık olduğu anlaşılmaktadır.

Danıştay Dördüncü Dairesince daha sonra verilen kararlarda; re'sen veya ikmalen yapılan tarhiyatlarda da fon payı istenmesi gerektiği yolunda görüş değiştirilmiş ise de; 2/3 çoğunluk ile alınan bu kararlar her an değişebileceğinden, içtihatların birleştirilmesinin gerekli olduğu sonucuna varılmıştır.

Bu durumda Daire kararları ile aynı maddi olaylara dayanan ve aynı hukuki düzenlemelere göre karara bağlanması gereken uyuşmazlıkların farklı hükümlere bağlanmış olması ve aynı konumdaki mükellefler açısından farklı iki hukuki durum yaratılmış bulunması karşısında, sözü edilen kararlar arasında 2575 sayılı Danıştay Kanununun 39.maddesinde öngörülmüş bulunan aykırılığın oluştuğu, içtihatların birleştirilmesi, kararlar arasındaki aykırılıkları gidererek hukuki istikrarı sağlamak amacını güttüğünden içtihatın birleştirilmesine konu edilen fon payına ilişkin kararlar arasındaki aykırılığın 2575 sayılı Danıştay Kanununun 39.maddesi uyarınca içtihatların birleştirilmesi suretiyle giderilmesi gerektiğine oybirliğiyle karar verilerek işin esasının incelenmesine geçildi.

Konunun Esas Yönden İncelenmesi :

3824 sayılı Bazı Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun, "Gelir ve Kurumlar Vergileri Üzerinden Alınan Fonların Birleştirilmesine İlişkin Hükümler" başlığını taşıyan "Altıncı Bölümü"nde yer alan 18.maddesi ile; kazanç ve iratlarını yıllık beyanname ile beyan eden gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, Gelir Vergisi Kanununun 101.maddesi gereğince kazanç ve iratlarını münferit beyanname ile beyan eden dar mükellef gerçek kişilerin, Kurumlar Vergisi Kanununun 22.maddesi gereğince vergiye tabi kazançlarını özel beyanname ile beyan eden dar mükellefiyete tabi yabancı kurumlar, Gelir Vergisi Kanununun 94.maddesinde sayılan ödemelerden vergi tevkifatı yapmak zorunda olan sorumlular ile Kurumlar Vergisi Kanununun 24. maddesi gereğince vergi tevkifatı yapmak zorunda olan sorumluların, kazançları götürü usulde tesbit edilen mükelleflerin, gelir veya kurumlar vergilerinin %10'u oranında ayrıca fon payı ödeyecekleri hükme bağlanmıştır.

Bu maddenin son fıkrasında ise %10 oranını (0) sıfıra kadar indirmeye ve tekrar kanuni orana kadar yükseltmeye Bakanlar Kurulu yetkili kılınmıştır.

Aynı Kanunun 19.maddesinde; Gelir Vergisi Kanununun 94.ve Kurumlar Vergisi Kanununun 24.maddeleri gereğince vergi tevkifatı yapmak zorunda olan sorumluların, hesapladıkları fon payını muhtasar beyannameye dahil ederek beyan edecekleri ve tevkif edilen vergilerle birlikte ödeyecekleri, yıllık, münferit ve özel beyanname veren gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin beyannamelerinde hesaplayacakları fon payını, ilgili gelir ve kurumlar vergilerinin ödeme süreleri içinde ödeyecekleri, kazançları götürü usulde tesbit edilen mükelleflerin ödeyecekleri fon payının hesabında, vergi karnelerinde yazılan matrahlar üzerinden hesaplanan gelir vergisinin esas alınacağı, hesaplanan fon payının gelir vergisi ile birlikte ödeneceği, açıklandıktan sonra, yine aynı Kanunun 20.maddesinde de; mükellef ve sorumlularca hesaplanacak fon payının beyan, tarh, tahakkuk ve ödenmesi ile red ve iadesine ilişkin usul ve esaslar hakkında, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları ile Vergi Usul Kanunu ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.

Fon payının dayanağı olan 3824 sayılı Kanunun bu hükümlerinin birlikte incelenmesinden; fon payının gelir ve kurumlar vergilerinin % 10'u oranında ya da Bakanlar Kurulunca (0) ile % 10 arasında belirlenecek bir oranda hesaplanıp bu vergilerle birlikte ve bağlı oldukları gelir ve kurumlar vergileri gibi tarh ve tahakkuk ettirilecek bir mali yüküm olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle fon payının dayanağı olan gelir ve kurumlar vergisini doğuran olay gerçekleştiğinde fon payı alacağı da doğmaktadır.

Diğer taraftan, gelir vergisi sistemimiz esas itibariyle beyan esasına dayalıdır. Nitekim 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 83.maddesinde; "Hilafına hüküm olmadıkça, gelir vergisinin mükellefin veya vergi sorumlusunun beyanı üzerine tarh olunacağı" öngörülmüştür. Ancak yine Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarına göre, gerçek gelirin veya kurum kazancının vergilendirilmesi de asıldır. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 2.maddesinde açıkça gerçek gelirin vergilendirilmesi esası benimsenmiş ve 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 13.maddesi ile bu vergi yönünden de aynı esasa göre vergilendirme yapılacağına ilişkin göndermede bulunulmuştur. 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3.maddesi ile de "vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu" hüküm altına alınmıştır.

Gerçek gelirin vergilendirilmesini sağlamak amacıyla aynı Kanunun 31, 127, 134 ve müteakip maddelerinde beyan dışında, vergi incelemesi, takdir komisyonunca matrah takdiri gibi gerçek geliri veya kurum kazancını saptama yöntemleri açıklanmıştır.

Kanunun bu hükümleri uyarınca yapılan bir inceleme sonucu noksan matrah beyanı veya hiç beyanda bulunulmaması gibi bir durumun saptanması halinde uygulanacak usuller ise ikmalen ve re'sen tarh, idarece tarh olarak 29, 30 ve mükerrer 31.maddelerde düzenlenmiştir.

Fon payı, gelir ve kurumlar vergileri ile birlikte bu vergilerin belli bir oranında hesaplanıp beyan edilmek suretiyle tahakkuk ettiğine göre bu vergilerin gerçek miktarının inceleme raporuyla ya da takdir komisyonu kararı ile saptanması durumunda fon payının da ikmalen veya re'sen salınacak gelir ve kurumlar vergisine bağlı olarak ayrıca hesaplanıp yükümlüden istenmesi ve alınması tabiidir. Zira, üzerinden hesaplanacağı gelir veya kurumlar vergisinin noksan beyan edilmesi veya hiç beyan edilmemesi fon payının da noksan beyan edilmesi veya hiç beyan edilmemesi sonucunu doğurur.

Kaldı ki, 3824 sayılı Kanunun yukarıda metni yazılı 20.maddesi sadece beyan ve tahakkuku değil tarhı da kapsadığından, fonun bağlı olduğu vergi türüne uygulanan re'sen veya ikmalen tarhiyatla ilgili hükümlerin fon içinde uygulanması kanun gereğidir.

Diğer taraftan, Vergi Hukukunda "mali yükümde eşitlik", "mali yükümde adaletli ve dengeli dağılım" ilkeleri esastır.

İkmalen veya re'sen yapılan tarhiyatlarda fon payı alınamayacağı kabul edilirse gerçek gelirini ya da kurum kazancını beyan ederek fon payını da, bu matraha göre belirlenen verginin %10'u kadar hesaplayarak ödeyen yükümlü ile gerçek gelirini beyan etmeyerek noksan vergi ve fon payı ödeyen ya da beyanname vermeyerek hiç fon payı ödemeyen yükümlü arasında mali yüküme katılmada eşitlikten, mali yükümün adaletli dağılımından söz etmeye olanak kalmayacağından, böyle bir uygulama Vergi Hukukunun bu ana ilkeleri ile de bağdaşmaz.

Sonuç : 3824 sayılı Kanunun yukarıda metinleri yazılı maddeleri ile 213 sayılı Vergi Usul Kanununun konuya ilişkin hükümleri ve Gelir Vergisi Kanununun beyan esası ile ilgili hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; 3824 sayılı Kanunun 18.maddesi uyarınca gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 29.ve 30.maddelerine göre adlarına yapılacak re'sen ve ikmalen tarhiyatlarda bulunan matrah veya matrah farklarına isabet eden vergiler üzerinden ayrıca fon payı ödemeleri gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır.

Bu nedenlerle içtihadın; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 29. ve 30. maddeleri uyarınca yapılacak ikmalen ve re'sen tarhiyatlarda da fon payı hesaplanarak alınması gerektiği yolundaki Danıştay Üçüncü Dairesinin 24.9.1998 gün ve E:1997/4058, K:1998/3152 sayılı kararı doğrultusunda birleştirilmesine 16.1.2001 gününde Kurul üye tamsayısının salt çoğunluğu ile karar verildi.

KARŞIOY

3824 sayılı Bazı Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun, "Gelir ve Kurumlar Vergileri Üzerinden Alınan Fonların Birleştirilmesine İlişkin Hükümler" başlığını taşıyan "Altıncı Bölüm"ünde yer alan 18'inci maddesinin (a) bendinde, kazanç ve iratlarını yıllık beyanname ile beyan eden gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin gelir veya kurumlar vergilerinin %10'u oranında ayrıca fon payı ödeyecekleri, 20'nci maddesinde ise mükellef ve sorumlularca hesaplanacak fon payının beyan, tarh, tahakkuk ve ödenmesi ile red ve iadesine ilişkin usul ve esaslar hakkında, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları ile Vergi Usul Kanunu ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 73'üncü maddesine göre vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Bu hüküm gereği olarak vergi ve mali yükümler açık bir buyruk teşkil edecek şekilde yasada yer almalıdır. Bir mali yükümün yasa ile konulmuş sayılabilmesi için çerçevesinin de yasada çizilmiş olması gerekir. Yasada belirlenen sınırların uygulayanların yorum ve anlayışlarına bırakılması Anayasamızın 73'üncü maddesindeki hükme açıkça aykırılık teşkil eder.

3824 sayılı Kanunun yukarıda değinilen hükümlerinde, gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin "beyannameleri" üzerinden fon payı hesaplayarak ödemeleri gerektiği düzenlenmiş olduğundan fon payının beyannamede gösterilen matrah dışında kalan tutarlar üzerinden hesaplanıp istenmesi olanağı bulunmamaktadır. Aynı Kanunun 20'nci maddesinde açıkça, "mükellef veya sorumlularca hesaplanacak fon payından" bahsedilmek suretiyle bu mali yükümün sınırı da çizilmiş, sadece beyan edilen vergiler yönünden tarh, tahakkuk ve ödenme ile red ve iadeye ilişkin olarak Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları ile Vergi Usul Kanunu ve 6183 sayılı Kanuna atıfta bulunulmuştur. Kanun vazıı, idarece tarh ve tahakkuk ettirilen vergilerde de fon payı alınmasını öngörse idi, sadece beyan edilen vergilerde bahse konu olabilen "red ve iadeden" bahsetmez, idarece tarh edilen vergilere uygulanabilecek cezalara da atıfta bulunur, aynı maddede yer alan "mükellef veya sorumlularca hesaplanacak fon payı" ibaresine "veya idarece hesaplanan" ifadesini de eklerdi.

Öte yandan Anayasamızda vergi yükünün adaletli veya dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacı olarak belirlenmiş ise de, yine Anayasamızın "mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı" ve "kanunlarda suç olarak belirlenmeyen bir fiilden dolayı kimsenin cezalandırılamıyacağı" yolundaki ilkeler karşısında, Kanunla çizilen sınırların dışına çıkılması hukuken mümkün olamıyacağından ilgili madde hükümleri yorumlanarak resen ve ikmalen tarh olunan vergiler üzerinden de ayrıca fon payı hesaplanarak istenmesine ve ceza kesilmesine olanak bulunmamaktadır.

Bu nedenlerle, içtihadın Danıştay Dördüncü Dairesinin 5.12.1997 günlü ve E:1996/2937, K:1997/4604 sayılı kararı doğrultusunda birleştirilmesi gerektiği görüşü ile karara karşıyız.

Sayfa Başı