Başbakanlık

Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğünce Yayımlanır

 Kuruluş : 7 Ekim 1920

23 Mayıs 2004

PAZAR

Sayı : 25470

 

Å ÖNCEKİ

SONRAKİ

Æ

YÜRÜTME VE İDARE BÖLÜMÜ

Yönetmelik

— Alkol ve Alkollü İçki Tesislerinin Haiz Olmaları Gereken Teknik Şartlar, Kurulmaları, İşletilmeleri ve Denetlenmelerine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmelik

Tebliğler

— Patates İhracatında İhracat İadesi Yapılmasına İlişkin Para-Kredi ve Koordinasyon Kurulu Tebliği (No: 2004/3)

— Elma İhracatında İhracat İadesi Yapılmasına İlişkin Para-Kredi ve Koordinasyon Kurulu Tebliği (No: 2004/4)

Kurul Kararı

— Devlet İhale Kanunu Uyarınca Yayınlanacak İlânlar Hakkında Genel Kurul Kararı (No: 166)

YARGI BÖLÜMÜ

Yargıtay Kararları

— Yargıtay 2, 4, 8 ve 18. Hukuk Dairelerine Ait 10 Adet Karar


YÜRÜTME VE İDARE BÖLÜMÜ

Yönetmelik

Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumundan:

Alkol ve Alkollü İçki Tesislerinin Haiz Olmaları Gereken Teknik Şartlar,

Kurulmaları, İşletilmeleri ve Denetlenmelerine İlişkin

Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte Değişiklik

Yapılması Hakkında Yönetmelik

MADDE 1 —26/9/2002 tarihli ve 24888 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Alkol ve Alkollü İçki Tesislerinin Haiz Olmaları Gereken Teknik Şartlar, Kurulmaları, İşletilmeleri ve Denetlenmelerine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 4/6/2003 tarihli ve 25128 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelikle değişik Geçici 1 inci maddesinin 1 inci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihte faaliyette olan alkol ve alkollü içki üreten işletmeler, 31/12/2004 tarihine kadar bu Yönetmelik hükümlerine uygun olarak üretim izni güncellemesi yapmak için Kuruma başvurmak zorundadırlar."

Yürürlük

MADDE 2 —Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 3 —Bu Yönetmelik hükümlerini Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu Başkanı yürütür.

Sayfa Başı


Tebliğler

 

—— • ——

Sayfa Başı


Kurul Kararı

Basın İlân Kurumu Genel Müdürlüğünden:

Devlet İhale Kanunu Uyarınca Yayınlanacak İlânlar Hakkında

Genel Kurul Kararı

 

Karar No: 166

14 Mayıs 2004

 MADDE 1 —02.12.1983 tarihli ve 18239 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Basın İlân Kurumu’nun 85 sayılı Genel Kurul Kararı’nın 4 üncü maddesinin (a) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“İstanbul İli’ne ait ihalelerde: Kurum’un şubesi bulunan Ankara, İzmir, Adana, Bursa, Gaziantep, Konya illerinden biri”

MADDE 2 —Bu Karar, Resmî Gazete’de yayınlandığı tarihte yürürlüğe girer.

Sayfa Başı


YARGI BÖLÜMÜ

Yargıtay Kararları

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinden:

 

Esas

: 2004/3736

 

Karar

: 2004/4585

İncelenen Kararın

:

 

Mahkemesi

: Soma S.H.

 

Tarihi

: 2.7.1997

 

Numarası

: 1996/362-1997/326

 

Davacı

: Sabri Aydemir ve Necmiye Aydemir

 

Davalı

: Erhan Çetin

 

Dava Türü

: Evlat Edinmeye İzin

 

Temyiz Eden

: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Dava ve hüküm tarihinde yürürlükte olan 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisinin 253. maddesine göre evlat edinen kimsenin evlatlıktan en az onsekiz yaş büyük olması şarttır.

Dosyada mevcut nüfus kayıt örneklerinden, 20.11.1959 doğumlu davacı Necmiye Aydemir ile 18.06.1976 doğumlu olan davalı Erhan Çetin arasındaki yaş farkının onsekiz yıldan az olduğu anlaşılmaktadır.

Mahkemece, yasal şartın oluşmaması nedeniyle davacı Necmiye Aydemir yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken Medeni Kanunun 253. maddesi hükmüne aykırı olarak davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 12.04.2004

—— • ——

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinden:

 

Esas

: 2004/3733

 

Karar

: 2004/4606

İncelenen Kararın

:

 

Mahkemesi

: Karşıyaka 3.A.H.

 

Tarihi

: 17.4.2002

 

Numarası

: 112-267

 

Davacı

: Muammer Öğmen ve Nesrin Öğmen

 

Davalı

: ----

 

Dava Türü

: Evlat Edinme

 

Temyiz Eden

: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı

Davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Davacılar Muammer Öğmen ve Nesrin Öğmen'in 24.01.2002 tarihli dava dilekçesiyle açtıkları davada, davacı Muammer'in vasisi olduğu 26.12.1995 doğumlu Selin Doğru'yu evlat edinmek istedikleri, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.

4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 426. maddesine göre, bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışıyorsa, vesayet makamı tarafından ilgilinin isteği üzerine veya resen temsil kayyımı atanır.

Evlat edinmek isteyen vasi ile evlat edinilmek istenen küçük arasında menfaat çatışması meydana geldiğinden mahkemece, küçük Selin'in kayyımla temsilinin sağlanması, gösterildiği takdirde onun da delillerinin toplanması, bütün delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik hasım ve eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 12.04.2004

—— • ——

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinden:

 

Esas

: 2004/3737

 

Karar

: 2004/4675

İncelenen Kararın

:

 

Mahkemesi

: Karşıyaka 1. S.H.

 

Tarihi

: 7.1.2002

 

Numarası

: 2002/29-2002/15

 

Davacı

: Barkın Gezginci'ye Velayeten İrfan Gezginci

 

Davalı

: Hasımsız

 

Dava Türü

: Evlenmeye İzin

 

Temyiz Eden

: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı

Davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

l Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 124/2. maddesi ile "Ancak, hakim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple onaltı yaşını doldurmuş olan erkek ve kadının evlenmesine izin verebilir. Olanak bulundukça karardan önce ana ve baba veya vasi dinlenir." Hükmü getirilmiş olup, evlenmeye izin verilebilmesi için ana, baba veya vasinin muvafakatlarından söz edilmemiş, bu kişilerin karar verilmeden önce dinlenmeleri öngörülmüştür.

Anılan madde gereğince, mümeyyiz küçük yada onun yasal temsilcileri davayı açabileceklerdir. Yasal temsilci tarafından açılan davada, mümeyyiz küçük de dinlenecek, evlenme için gerekli kişiliğe, bedeni ve fikri olgunluğa erişip erişmediği hakim tarafından gözlenecektir.

Mahkemece, velayeti kullanan davacı baba ve evlenmesine izin verilmesi istenilen küçüğün dinlenilmemesi, duruşma açılmayarak evrak üzerinden karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.

Diğer taraftan;

4722 Sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 2. maddesinde Türk Medeni Kanununun kamu düzeni ve genel ahlakı sağlamaya yönelik kurallarının, haklarında ayrık hüküm bulunmayan bütün olaylara uygulanacağı öngörülmüştür.

Aynı kanunun 9. maddesinde de, evliliğin kurulması ve sona ermesinin Türk Medeni Kanunu hükümlerine tabi olacağına ilişkin hüküm mevcuttur.

Mahkemece, dava ve hüküm tarihi itibarıyla onaltı yaşını doldurmamış olan Barkın'ın evlenmesine izin verilmesi, yargılama sırasında yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 124/2. maddesi hükmüne aykırıdır.

SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 13.04.2004

—— • ——

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinden:

 

Esas

: 2004/3734

 

Karar

: 2004/4755

İncelenen Kararın

:

 

Mahkemesi

: İstanbul 10. A.H.

 

Tarihi

: 10.12.2002

 

Numarası

: 2002/269-2002/823

 

Davacı

: Fatma Odabaş

 

Davalı

: Fatih Kurt

 

Dava Türü

: Evlat Edinmeye İzin

 

Temyiz Eden

: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Davacının, 28.2.2002 tarihli dava dilekçesiyle açtığı davada, davalıyı evlat edinmesine izin verilmesini istediği, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.

01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 313. maddesi ergin ve kısıtlıların hangi hallerde evlat edinilebileceği düzenlenmiş olup, ergin veya kısıtlıyı evlat edinmek isteyenin alt soyunun bulunmaması gerektiği açıkça belirtilmiştir.

Dosyada mevcut nüfus kayıtlarından, 27.8.1983 doğumlu olan Fatih'in dava tarihi itibariyle ergin olduğu, davacı Fatma'nın ise çocuklarının bulunduğu anlaşılmıştır.

Mahkemece, yasal şartların oluşmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken Medeni Kanunun 313. maddesi hükmüne aykırı olarak davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 14.04.2004

—— • ——

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinden:

 

Esas No

: 2004/3738

 

Karar No

: 2004/4779

İncelenen Kararın

:

 

Mahkemesi

: Karşıyaka 3.S.H.

 

Tarihi

: 4.1.2002

 

Numarası

: 2001/1500-2002/1

 

Davacı

: Azem ve Münevver Akıllı

 

Davalı

: Öznur Erdemoğlu Sosyal Hizmetler Müdürlüğü Uzmanı-Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü

 

Dava Türü

: Evlat Edinmeye İzin

 

Temyiz Eden

: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

l Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 315. maddesi ile "evlat edinme kararı, evlat edinenin oturma yeri; birlikte evlat edinmede eşlerden birinin oturma yeri mahkemesince verilir. Mahkeme kararıyla birlikte evlatlık ilişkisi kurulmuş olur" hükmü getirilerek, evlat edinmeye izin kararı verilmesi usulü kaldırıldığından, dava ve hüküm tarihi itibariyle Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 8. maddesinin 5. bendindeki evlat edinme davalarında Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna ilişkin hükümde zımni olarak yürürlükten kaldırılmıştır.

469 sayılı Mehakimi Şer'iyenin Ilgasına ve Mehakim Teşkilatına ait Ahkamı Muadil Kanununun 3. maddesinde "Asliye Mahkemeleri, Sulh Mahkemelerinin salahiyetleri haricinde kalan bilcümle hukuk, ceza, ticaret davalarını usul ve kanuna tevfikan kabili temyiz olmak üzere görür" hükmü gereğince, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevi asıl, Sulh Hukuk Mahkemesinin ise istisnadır.

4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesinin 1. bendinde 22.11.2001 tarihli 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun İkinci Kitabı ile 03.12.2001 tarihli ve Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uyguluma Şekli Hakkında Kanuna göre aile hukukundan doğan dava ve işlerde aile mahkemelerinin görevli olduğuna ilişkin hüküm mevcuttur.

Yukarıda açıklanan hükümler çerçevesinde, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği l Ocak 2002 tarihinden itibaren aile mahkemelerinin faaliyete geçtiği tarihe kadar evlat edinme davalarında görevli mahkeme, Asliye Hukuk Mahkemesidir.

Hüküm tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu nazara alınarak, resen dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece esasa girilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 15.04.2004

—— • ——

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinden:

 

Esas No

: 2004/3735

 

Karar No

: 2004/4797

İncelenen Kararın

:

 

Mahkemesi

: Samandağ A.H.

 

Tarihi

: 29.07.2003

 

Numarası

: 2003/298 - 2003/329

 

Davacı

: Rabiye ve Abdullah Dalyan

 

Davalı

: ----

 

Dava Türü

: Evlenmeye İzin

 

Temyiz Eden

: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Davacılar vekilinin 21.07.2003 tarihli dava dilekçesi ile müvekkillerinin velayeti altında bulunan Feride Dalyan'ın evlenmesine izin verilmesini istediği, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.

l Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 124/2. maddesi ile "Ancak, hakim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple onaltı yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verilebilir. Olanak bulundukça karardan önce ana ve baba veya vasi dinlenir. " Hükmü getirilmiştir.

Evlenmesine izin verilmesi istenilen 10.09.1987 doğumlu Feride Dalyan'ın dava ve hüküm tarihinde onaltı yaşını doldurmadığı anlaşılmaktadır.

Mahkemece, yasal şartların oluşmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken Medeni Kanunun 124/2. maddesi hükmüne aykırı olarak evlenmeye izin verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 15.04.2004

—— • ——

Yargıtay 4. Hukuk Dairesinden:

 

Esas No

: 2003/15197

 

Karar No

: 2004/3592

 

Mahkemesi

: Şanlıurfa Asliye 1. Hukuk Mahkemesi

 

Tarihi

: 17/4/2002

 

Nosu

: 2001/1213-2002/356

 

Davacı

: K.H.

 

Davalı

: DEPAR Şanlıurfa İl Teşkilatı

Davacı K.H. tarafından, davalı DEPAR Şanlıurfa İl Teşkilatı aleyhine 5/12/2001 gününde verilen dilekçe ile teşkilatın feshinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 17/4/2002 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 29.9.2003 günlü yazısında, temyiz edilmemek suretiyle kesinleşen Şanlıurfa Asliye 1. Hukuk Mahkemesinin 17.4.2002 gün ve 2001/1213 E., 2001/356 K. sayılı kararının kanun yararına bozulmasının Adalet Bakanlığı tarafından istenildiği ve bozma nedeni olarak; siyasi partilerin kuruluşu, çalışmaları, denetimleri ve kapatılmalarının ayrıntılı bir biçimde 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası'nda düzenlendiği, siyasi partilerin il başkanı ile il yönetim kurulunu işten el çektirme yetkisinin anılan Yasa'nın 19/5. maddesi uyarınca partinin merkez ve karar yönetim kuruluna, ilçe başkanı ile ilçe yönetim kurulunu el çektirme yetkisinin ise 20/8. madde uyarınca il yönetim kurulu veya merkez yönetim kuruluna ait bulunduğu, il ve ilçe kongrelerinin yapılmamasının büyük kongrenin de yapılmaması sonucunu doğurabileceği, bu durumda aynı Yasa'nın 98. maddesi gereğince Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından Anayasa Mahkemesinde siyasi partinin kapatılması davası açılacağının öngörüldüğü, 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası'nın 118. maddesinde yer alan "Bu kanunla, 22 Kasım 1972 tarihli ve 1630 sayılı Dernekler Kanunu'na yapılan atıflar hakkında, sözkonusu Kanunda yer alan ve bu Kanun hükümlerine aykırı bulunmayan ceza müeyyideleri, siyasi partiler ve sorumlular hakkında da uygulanır." hükmünün suç teşkil eden eylemlerle ilgili olup siyasi partilerin il ve ilçe teşkilatlarının yasal süre içinde yapılmaması durumunda uygulama yeri bulunmadığı, mahkemece, anılan hükümler nazara alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı bulunduğunun bildirildiği belirtilerek, Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası'nın 427/6. maddesi uyarınca, hükmün kanun yararına bozulması istenilmiştir.

Dosya arasında bulunan bilgi ve belgelerden; Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 5.12.2001 günlü talepname ile; Genel Merkezi Ankara'da bulunan Değişen Türkiye Partisi'nin, 18.5.1998 tarihinde Şanlıurfa İl örgütünün, 8.5.1998 tarihlerinde de Şanlıurfa Merkez İlçe örgütünün kurulduğunu, parti tüzüğünün 33. maddesi gereğince olağan genel kurul toplantısının en az iki, en çok üç yılda yapılması gerekirken il ve ilçe örgütlerinin kuruluşlarından bu yana üç yıl geçmiş olmasına rağmen genel kurul toplantısının yapılmadığının anlaşıldığı belirterek, Değişen Türkiye Partisi'nin İl ve Merkez İlçe örgütünün 2830 sayılı Siyasi Partiler Yasası'nın 118. maddesinin yollaması ile 2908 sayılı Dernekler Yasası'nın 50/2. maddesi gereğince feshine karar verilmesi isteminde bulunduğu; mahkemece, Değişen Türkiye Partisi'nin İl ve Merkez İlçe örgütlerinin, tüzükte belirtilen sürede olağan genel kurul kongresini yapmadığı sonucuna varılarak, adı geçen partinin Şanlıurfa İl Teşkilatı ile Merkez İlçe Teşkilatının 2908 Sayılı Yasa'nın 50/2. maddesi gereğince feshine karar verildiği ve kararın temyiz edilmeyerek kesinleştiği anlaşılmaktadır.

Anayasa'nın 68 ve 69. maddelerinde parti kurma, partilere girme ve siyasi partilerin uyacakları esaslar belirlenmiş; 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası'nın 98 ve 104. maddelerinde de benzer düzenlemelere yer verilmiştir.

Anayasa'nın parti kurma, partilere girme ve partilerden ayrılma başlığını taşıyan 68. maddesinde; vatandaşların siyasi parti kurma, usulüne göre partilere girme ve partilerden ayrılma hakkına sahip bulunduğu; siyasi partilerin, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları olduğu ve önceden izin alınmadan kurularak, Anayasa ve kanun hükümleri içerisinde faaliyetlerini sürdürecekleri; yine Anayasa'nın siyasi partilerin uyacakları esasları belirleyen 69. maddesinde; siyasi partilerin faaliyetlerinin, parti içi düzenlemelerinin ve çalışmalarının demokrasi ilkelerine uygun olacağı, bu ilkelerin uygulanmasının yasa ile düzenleneceği ve siyasi partilerin kapatılmasının, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının açacağı dava üzerine Anayasa Mahkemesince kesin olarak karara bağlanacağı hükme bağlanmıştır.

Yine, 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası'nın 98. maddesinde; siyasi partilerin kapatılması davalarının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından Anayasa Mahkemesinde açılacağı ve Anayasa Mahkemesince verilen kararın kesin olduğu; aynı Yasa'nın 104. maddelerinde de, Anayasa'daki yasaklara aykırılık durumunda siyasi partinin kapatılmasının düzenlendiği 101. maddesinin kapsamı dışında kalan ve bu Yasa'nın emredici hükümleriyle diğer yasaların siyasi partilerle ilgili emredici hükümlerine uymayan siyasi parti aleyhine Cumhuriyet Başsavcılığınca başvurulacağı biçiminde düzenlemelere yer verilmiştir.

Yasa koyucunun, Anayasa'da yer verdiği bu düzenlemelerle siyasi partileri, dernek ya da benzer kurumlardan farklı ve ayrıcalıklı bir yapı olarak değerlendirdiği; kişilerin siyasi parti kurup örgütlenerek, görüş ve düşüncelerini özgürce ortaya koymalarını Anayasa güvencesi altına aldığı, bu güvencesinin sağlanması amacıyla da siyasi partilerle ilgili davalara Anayasa Mahkemesi'nin bakılmasını öngördüğü anlaşılmaktadır. Ayrıca, Anayasa'da ve Siyasi Partiler Yasası'nda, siyasi partiler hakkında açılacak davaların görüm ve çözüm yerinin adli yargı yeri olduğu konusunda bir düzenlemeye de yer verilmemiştir.

Şu durumda, Anayasa kurallarının güvencesi altında kurulup örgütlenen davalı siyasi partinin, il ve ilçe örgütlerinin kuruluşlarından itibaren üç yıl geçtiği halde genel kurul toplantısını yapmamış olması olgusunun 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası'nın 104. maddesindeki düzenlemeye uygunluğunun değerlendirmesini yapacak olan yargı yeri adli yargı değil, Anayasa'nın 69 ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası'nın 98 ve 104. maddeleri gereğince Anayasa Mahkemesi olduğu sonucuna varılmaktadır.

Diğer yandan; 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası'nın 118. maddesinde yer alan ve bu Yasayla, 22 Kasım 1972 tarihli ve 1630 sayılı Dernekler Kanununa yapılan atıflar hakkında, söz konusu Yasa'da yer alan ve bu Yasa hükümlerine aykırı bulunmayan ceza müeyyidelerinin, siyasi partiler ve sorumluları hakkında da uygulanacağı biçiminde düzenleme içeren hüküm, madde metninde de belirtildiği gibi, ceza yaptırımı ile ilgilidir ve bir siyasi partinin her hangi bir örgütünün kapatılmasına gerekçe olamayacağı da açıkça anlaşılmaktadır.

Mahkemece, açıklanan yönler gözetilerek, yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası hakkında hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemi kabul edilerek, yerel mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası'nın 427. maddesi gereğince sonuca etkili olmamak kaydıyla kanun yararına BOZULMASINA; gereği yapılmak üzere kararın bir örneği ile dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine 9/2/2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

—— • ——

Yargıtay 8. Hukuk Dairesinden:

 

Esas No

: 2004/934

 

Karar No

: 2004/1848

İncelenen Kararın

 
 

Mahkemesi

: Yavuzeli Asliye Hukuk Mahkemesi

 

Tarihi

: 03.10.2002

 

Esas ve Karar No

: 2001/153-2002/138

 

Davacılar

: 1- Hasan Bilici (Hasan oğlu)

   

2- Ali Bilici (Hasan oğlu)

 

Davalılar

: 1- Hacı Sezer (İbrahim oğlu)

   

2- Hasan Bilici (Silo oğlu)

 

Davanın Türü

: Yüzölçümünün Düzeltilmesi İsteği

Taraflar arasında görülen yüzölçümünün çoğaltılması davasının yapılan yargılaması sonunda davanın kabulüne ilişkin, temyiz edilmemek suretiyle kesinleşen hükmün HUMK.nun 427. maddesi uyarınca kanun yararına bozulması, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24.12.2003 tarih ve 2003/197243 sayılı yazılarıyla istenilmekle, dosya içerisindeki tüm belgeler incelenerek, gereği düşünüldü:

KARAR

Davacılar kadastroca adlarına tespit ve tescil edilen 106 ada 4 parselin yüzölçümünün çoğaltılmasını istemişler, mahkemece, yapılan inceleme ile belirlenen, teknik bilirkişinin 19.02.2002 günlü krokide A harfi ile gösterilen 12.500 m2 ve B harfi ile gösterilen 25.500 m2 taşınmaz bölümlerinin 106 ada 4 parsele ilave edilmek suretiyle tapuya tesciline, 53.000 m2 olan yüzölçümünün 91.000 m2 olarak düzeltilmesine karar verilmiş ve hüküm temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacıların, yüzölçümünün çoğaltma istekleri 106 ada 4 parsel kadastro yoluyla oluşturulmuştur. Kural olarak kadastro yoluyla oluşturulan bir tapu kaydının yüzölçümünün artırılması istenemez. Mahkemece, bu kural gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurmuş olması doğru görülmemiştir.

Bu tür uyuşmazlıklarda, davacının kendi parselinin eksik yazıldığı yolundaki itirazının hedefi, komşu parsel ve taşınmazlardan ileri geldiği kabul edilir. Miktar eksikliğinin sınırda yer alan parseller içinde tespit edilmiş olması halinde, bu parsellerin kayıt malikleri aleyhine açılacak tapu iptali ve tescil davası, taşınmaz tespit dışı bırakılan bir yer ise genel hükümler çerçevesinde açılacak bir dava ile tescili sağlanabilir.

Paftaya göre tesciline karar verilen taşınmaz bölümleri kadastro çalışmaları sırasında tespit dışı bırakılan yerlerdir. Bu tür yerler TMK.nun 713/1. ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. ve 17. maddesi hükümlerine göre tescili istenebilir. Anılan hükümler gözönünde tutularak, davanın Hazine ve ilgisi yönünden diğer kamu tüzel kişilerine yöneltilmesi gerekir. Hazine ve diğer kamu tüzel kişilerine dava yöneltilmeden yazılı şekilde 106 ada 4 parselin yüzölçümünün çoğaltılarak tapuya tesciline karar verilmiş olması kanuna aykırıdır.

Sonuç: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının HUMK.nun 427/6 maddesi gereğince, sonuca etkili olmamak kaydıyla kanun yararına BOZULMASINA ve gereği yapılmak üzere kararın bir örneği ile dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 15.03.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

—— • ——

Yargıtay 18. Hukuk Dairesinden:

Esas No   : 2004/2132

Karar No : 2004/3248

Davacılar Meliha-Fatih Durmuş ile davalı Nüfus Müdürlüğü arasındaki davada Çankırı Asliye Hukuk Mahkemesince verilen ve Yargıtay'ca incelenmeksizin kesinleşmiş bulunan 25.8.2003 günlü ve 2003/712-475 sayılı kararın yürürlükteki hukuka aykırı olduğu savıyla Cumhuriyet Başsavcılığının 9.3.2004 gün ve Hukuk-021213 sayılı yazısıyla kanun yararına temyiz edilerek bozulması istenilmiş olmakla, dosyadaki tüm kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

YARGITAY KARARI

Ahmet Durmuş'un 19.2.1986 olan doğum tarihi 19.2.1987 olarak düzeltilmişse de, adı geçen kişi nüfusa 30.5.1986 tarihinde kaydedilmiştir. Bir şahsın doğmadan nüfus kaydı söz konusu olamıyacağından bu şekilde yapılan düzeltmenin nüfus kayıtlarında çelişki yaratması usul ve yasaya aykırıdır.

Hakim, nüfus kayıtlarında düzeltme yapılmasına karar verirken bu kayıtlar arasında çelişki yaratmamak ya da hayatın olağan akışına ters düşecek durumlara yol açmamaya özen göstermek durumundadır.

Bu itibarla yukarıda açıklanan nedenlerle C. Başsavcılığının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK.'nun 427. maddesi gereğince sonuca etkili olmamak kaydıyla kanun yararına BOZULMASINA ve gereği yapılmak üzere kararın bir örneği ile dosyanın C. Başsavcılığına gönderilmesine, 20.4.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

—— • ——

Yargıtay 18. Hukuk Dairesinden:

Esas No   : 2004/2131

Karar No : 2004/3249

Davacı İbrahim Karadayı ile davalı Nüfus Müdürlüğü arasındaki davada Dazkırı Asliye Hukuk Mahkemesince verilen ve Yargıtay'ca incelenmeksizin kesinleşmiş bulunan 28.11.2002 günlü ve 2002/96-196 sayılı kararın yürürlükteki hukuka aykırı olduğu savıyla Cumhuriyet Başsavcılığının 9.3.2004 gün ve Hukuk-2004/21218 sayılı yazısıyla kanun yararına temyiz edilerek bozulması istenilmiş olmakla, dosyadaki tüm kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

YARGITAY KARARI

1- Dava, evliliğin devamı sırasında eşlerden birisi tarafından, nüfus kaydının düzeltilmesi istenilen küçüklere velayeten açılmış, mahkemece, diğer eşin katılması veya icazeti aranmadan davaya bakılıp kabulüne karar verilmiştir.

Türk Medeni Kanununun 336 ncı maddesinde, (eşlerden herhangi birisine öncelik veya üstünlük tanınmadan) evlilik devam ettiği sürece ana ve babanın, velayeti birlikte kullanacağı öngörülmüş ve 342 nci maddesinde de anne ve babanın çocuğu velayetleri çerçevesinde temsil edecekleri ilkesi yine ayırım yapılmadan getirilmiştir.

Emredici nitelikteki bu yasa kuralı evlilik birliği içinde velayetin kullanılması kapsamında ana ve baba tarafından çocuk adına açılacak tüm davalar yönünden de geçerlidir. Buna göre, asıl olan eşlerin birlikte dava açmaları ise de, bunlardan birisi tarafından açılacak davaya diğer eşin sonradan icazetini bildirip olumlu iradesini ortaya koyması ile velayetin birlikte kullanılması gerçekleşmiş olacağından yeterlidir. Diğer eşin katılımının veya rızasının sağlanamadığı davanın ise reddi gerekir.

Bu bakımdan mahkemece davacıya, eşinin davaya katılmak ya da duruşmada hazır bulunmak suretiyle icazetini bildirmesi veya icazetini gösteren imzası noterden onaylı belge ibraz etmesi için mehil verilip, bunun sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eşlerden birisinin istemi yeterli bulunarak davanın esası hakkında hüküm kurulmuş olması,

2- Nüfus Kanununun 46.maddesi hükmüne göre, nüfus kayıtlarının düzeltilmesine (ad ve soyadı değişikliği davaları dahil) ilişkin davalarda Cumhuriyet Savcısı ile nüfus müdürünün veya memurunun bulunması ve kararın onların önünde verilmesi zorunludur.

Mahkemenin oluşumuna ilişkin bu yasa hükmü dikkate alınmadan nüfus idaresi temsilcisi yokluğunda yargılama yapılarak hüküm kurulması,

Usul ve yasaya aykırıdır.

Bu itibarla yukarıda açıklanan nedenlerle C. Başsavcılığının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK.'nun 427. maddesi gereğince sonuca etkili olmamak kaydıyla kanun yararına BOZULMASINA ve gereği yapılmak üzere kararın bir örneği ile dosyanın C. Başsavcılığına gönderilmesine, 20.4.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Sayfa Başı