Yargıtay Kararları

        Yargıtay 2. Hukuk Dairesinden:

          Esas                : 2005/5694

          Karar              : 2005/8153

             İncelenen Kararın

             Mahkemesi           : Ümraniye S.H.

             Tarihi                     : 1.10.2004

             Numarası               : 2004/481 -2004/1244

             Küçük                    : Özkan İşcan Vasi İrfan İşcan

             Davalı                    : Hasımsız

             Dava Türü            : Vasi Tayini

             Temyiz Eden         : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı

             Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

             Davacı, babası İhsan İşcan’ın vefat etmesi üzerine, babasının gazilik maaşının reşit olmayan kardeşi Özkan İşcan'a bağlandığını, kardeşinin kendi başına tasarrufa ehil olmaması nedeniyle maaşının kendisine ödenmediğini, kardeşinin maaşının alınması ve her türlü haklarının korunabilmesi için vesayet altına alınması, kendisinin de vasi olarak tayin edilmesini talep ettiği, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği, hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.

             Dosyada mevcut nüfus kaydı ile davacı ve vesayet altına alınması istenen Özkan İşcan'ın beyanlarından, 10.9.1990 doğumlu Özkan'ın Sebahat ve İhsan'ın evlilik dışı ilişkisinden doğduğu, babası tarafından tanınarak onun hanesinde nüfusa kayıt edildiği, babasının 16.3.2003 tarihinde vefat ettiği, annesinin ise sağ olduğu anlaşılmaktadır.

             4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 337. maddesinin 1. fıkrasında "... ana ve baba evli değilse velayet anaya aittir... " aynı maddenin ikinci fırkasında ise "Ana küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velayet kendisinden alınmışsa hakim çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya velayeti babaya verir." Hükümlerine yer verilmiş olup, Türk Medeni Kanunu ile aynı tarihte yürürlüğe giren 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 12. maddesinde "Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girmesinden önce sahih olmayan nesepli çocukların, yürürlük tarihinden başlayarak bu Kanunun soybağına ilişkin hükümlerine tabi olacağı" öngörülmüş, aynı  maddenin 2. fıkrasında da ".... bu çocukların vesayet altında olmaları halinde; velayetin kaldırılmasını gerektiren sebepler bulunmadıkça en geç 1 yıl içinde velayet hükümlerine tabi olacakları, Kanunun yürürlüğe girmesinden önce velayetin verilmesi veya kaldırılması konusunda verilmiş olan kararların geçerliliğini koruyacağı..." belirtilmiştir.

             Türk Medeni Kanununun 404. maddesinde de velayet altında bulunmayan küçüklerin vesayet altına alınacağı düzenlenmiştir.

             Mahkemece küçük Özkan'ın babasının ölmüş olduğu da dikkate alınarak velayet durumunun araştırılması, sağ ve ergin olduğu anlaşılan annesinin kısıtlı olup olmadığı veya velayetinin kaldırılmasına ilişkin bir karar bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, velayetin halen annede olduğunun anlaşılması durumunda, küçüğün öncelikle annenin velayeti altında kalması asıl olduğundan annenin beyanına da başvurularak, velayetin annede kalmasının küçüğün menfaatini ve gelişmesini tehlikeye düşürüp düşürmeyeceğinin, davacının vasi olarak atanması konusunda haklı sebeplerin olup olmadığının değerlendirilmesi sonunda, velayetin anneden alınması gerektiği yönünde bir kanaatin oluşması halinde, Medeni Kanun hükümlerine göre re'sen yasal prosedürün işletilerek velayet konusunda bir hüküm alınması, oluşacak sonuca göre vesayet konusunun değerlendirilmesi gerekirken, bu incelemelere girilmeksizin davacının vasi olarak atanmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

             SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 24.5.2005

—— • ——

 

        Yargıtay 2. Hukuk Dairesinden:

          Esas                : 2005/5695

          Karar              : 2005/8245

             İncelenen Kararın

             Mahkemesi           : Kaman Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

             Tarihi                     : 19.11.2004

             Numarası               : 2004/375 - 2004/458

             Davacı                   : Nihat Karaca, Nazan Karaca

             Davalı                    : Meral Köroğlu

             Dava Türü            : Evlat Edinme

             Temyiz Eden         : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı

             Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

             Dosyada mevcut nüfus kayıt örnekleri ve tanıma senedine göre, 22.9.2001 doğumlu Alparslan Yardım'ı Meral Köroğlu ve Durdu Yardım'ın evlilik dışı ilişkisinden doğduğu, babası tarafından tanınarak onun hanesinde nüfusa kayıt edildiği, babasının 25.10.2004 tarihinde vefat ettiği, annesinin ise sağ olduğu, davacı Nazan'ın 16.11.1979 doğumlu olduğu, diğer davacı Nihat ile 14.9.2001 tarihinde evlendiği anlaşılmaktadır.

             4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 306. maddesinin 1. fıkrasında "Eşler ancak birlikte evlat edinebilirler; evli olmayanlar birlikte evlat edinemezler." aynı maddenin 2. fıkrasında "Eşlerin en az beş yıldan beri evli olmaları veya otuz yaşını doldurmuş bulunmaları gerekir." hükmü mevcuttur.

             Dava ve hüküm tarihi itibarıyla davacı Nazan'ın otuz yaşını doldurmadığı, ayrıca davacıların en az beş yıldan beri evli olma koşulunu da taşımadıkları görülmüştür.

             Yasal şartın oluşmaması nedeniyle davacıların birlikte evlat edinebilmeleri mümkün olmamasına rağmen Türk Medeni Kanununun 306. maddesi hükmüne aykırı olarak davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

             SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 26.5.2005