18 Ağustos 2009 SALI

Resmî Gazete

Sayı : 27323

YARGITAY KARARI

Yargıtay 13. Hukuk Dairesinden:

             Esas No             :  2009/7407

             Karar No           :  2009/9267

             Mahkemesi      :  Ankara 5. Tüketici Mahkemesi

             Tarihi                :  13/11/2008

             Numarası          :  2007/757-2008/511

             Davacı               :  Nokia Komünikasyon A.Ş. vekili avukat E.Togay Ülkü

             Davalı                :  Pınar Yıldız vekili avukat Hatice Bozkurt

             İhbar Olunan   :  Mobillum İletişim Hiz. A.Ş.

             Taraflar arasındaki itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

             Davacı davalının satın aldığı cep telefonunun istediği özellikleri taşımaması ve arızalanması nedeniyle Tüketici Hakem Heyetine yaptığı başvuru ile ürün bedelinin iadesini talep ettiği ve talebinin kabulüne karar verildiğini, bu kararın haksız olduğunu, ürün bedelinin iade koşullarının oluşmaması nedeniyle iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

             Davalı davanın reddini savunmuştur.

             Mahkemece, davacının hakem heyeti kararının tebliğinden itibaren 4077 sayılı kanunun 22/5. maddesinde belirtilen 15 günlük sürede kararın iptali için başvurulmadığından süreaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; miktar itibarıyla kesin olan hüküm Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına temyiz edilmiştir.

             Davalı davacıdan 26/10/2006 tarihinde satın aldığı cep telefonunun istediği özellikleri taşımaması ve sürekli arıza yaptığından bahisle Ankara Tüketici Hakem Heyetine başvurarak ürün bedelinin iadesinin talep edildiği ve 28/9/2007 tarihli kararla ürün bedelinin iadesine karar verilmiştir. Davacı ürün bedelinin iade şartlarının oluşmaması nedeniyle bu kararın iptali için eldeki davayı açmıştır. Mahkemece hakem kararının davacıya 2/10/2007 tarihinde tebliğ edildiği, davacının ise 9/10/2007 tarihinde tebliğ aldığını beyan ettiği davanın ise 30/10/2007 tarihinde açılmış olması nedeniyle 4077 sayılı kanunun 22/5. maddesinde yazılı 15 günlük başvuru süresi geçtikten sonra dava açılması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Miktar itibarıyla kesin olan karar hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından davacının hakem kararının tebliğine ilişkin belge bulunmadığından beyan esasına göre davanın süresinde açılmış sayılması gerektiğinden bahisle kararın kanun yararına bozulmasını talep etmiştir. Dosyanın incelenmesinde hakem kararının davacıya tebliğine ilişkin tebliğ belgesine rastlanılmamıştır. Ayrıca davacı kararı 9/10/2007 tarihinde aldığını beyan etmiş ve davasını mahkeme kararındaki gerekçenin aksine 24/10/2007 tarihinde açmıştır. Bu durumda dava süresinde açılmış olup mahkemece işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

             SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının HMUK'nun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin kabulü ile hükmün sonucuna etkili olmamak üzere BOZULMASINA, 2/7/2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.