6 Ekim 2009 SALI

Resmî Gazete

Sayı : 27368

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:

Esas Sayısı               : 2009/38

Karar Sayısı            : 2009/70

Karar Günü             : 3.6.2009

İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi

İTİRAZIN KONUSU: 26.9.2004 günlü, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun, 30.4.2008 günlü, 5759 sayılı Yasa’nın 1. maddesiyle değiştirilen 301. maddesinin (4) numaralı fıkrasının, Anayasa’nın Başlangıcı ile 2., 8. ve 9. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.

I- OLAY

Basın yoluyla suçu övme ve Cumhuriyeti aşağılama suçlarından dolayı sanıkların 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun, 30.4.2008 günlü, 5759 sayılı Yasa’nın 1. maddesiyle değiştirilen 301/2 ve 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 11/2. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle açılan davada, itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.

II- İTİRAZIN GEREKÇESİ

Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:

“Kamu davası TCK.nın 301. madde hükümlerinin uygulanmasına ilişkindir.

TCK 301. maddesinde Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Devletin kurum ve organlarını alenen aşağılayan kişi hakkında ceza verilmesi gerektiği düzenlenmiştir.

TCK 301/2. maddesinde Devletin askeri ve emniyet teşkilatını alenen aşağılayanların cezalandırılacağı öngörülmüştür.

TCK 301/4. maddesinde bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması Adalet Bakanı’nın iznine bağlıdır.

TCK 301/4. maddesi hükmünün Anayasamızın 2., 8. ve 9.  maddeleri ile Anayasa’nın Başlangıç kısmının beşinci paragrafı hükümlerine  aykırılığı düşünülmüştür.

Anayasa’nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin Atatürk Milliyetçiğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.

Anayasa’nın 8. maddesinde, yürütme yetkisinin Bakanlar Kurulu’na ait olduğu belirtilmiştir. Adalet Bakanı da siyasi partiye bağlı olup Bakanlar Kurulu’nun bir üyesidir.

Anayasa’nın 9. maddesinde, yargı yetkisinin Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı belirtilmiştir.

Anayasamızın Başlangıç kısmının beşinci paragrafında hiçbir faaliyetin Türk Milli menfaatlerinin, Türklüğün tarihi ve manevi değerlerinin Atatürk Milliyetçiliği ilke ve inkılapları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği belirtilmiştir.

Anayasa’nın 176/1. maddesine göre Anayasa’nın dayandığı temel görüş ve ilkeleri belirten Başlangıç kısmı Anayasa metnine dahildir.

Türk Ceza Yasası’nın 301/4. maddesine göre TCK 301. madde kapsamında kalan bir suçu işleyen kişi hakkında Adalet Bakanı’nın izin vermemesi halinde hiçbir şekilde soruşturma yapılmayacaktır. Adalet Bakanı’na yürütmenin bir üyesi olarak yargı yetkisi tanınmıştır. Bu sonuç da hukuk devleti ilkesi, kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı ve kişilerin hak ve özgürlüklerinin teminatlarından olan yargı güvencesine (yargıya müdahale edilmemesi) açıkça aykırıdır. Yürütmenin yargı üzerinde her türlü etkisinin bertaraf edilmesi, yargılamanın tarafsız yürütülmesi ilkesinin gereğidir.

Herhangi bir kamu görevlisine karşı görevi nedeniyle vaki olan hakaret fiillerine doğrudan doğruya C. Savcısına soruşturma yetkisi veren Türk Ceza Yasası, aynı fiilin aynı saikle aynı kamu görevlisinin içinde bulunduğu mesleki camiaya karşı işlenmesi halinde aynı C. Savcısına doğrudan soruşturma yetkisinin verilmemesi yasa içi bir çelişkidir.

Adalet Bakanı’nın TCK 301/4. maddesine göre yargılama izni verdiği bir kişi hakkında C. Savcısının ceza davası açmamayı tercih etmesi, aynı C. Savcısı hakkında özlük işlerini düzenleyen Adalet Bakanlığı teşkilatı ile Adalet Bakanlığı’na doğrudan bağlı olan teftiş kurulunu karşısına alması gerekir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bugüne kadar hukuki ve fiziki alt yapısına karşı siyasi partilerden de gelen hukuk dışı yönelimler ortaya çıkmıştır. Ayrılıkçı, yıkıcı ve bölücü yönelimleri nedeniyle bir siyasi partinin Anayasa Mahkemesi’nce kapatılması, aynı parti üyesi Adalet Bakanı’nın kendi partisi mensuplarını koruyup kollamasının engellenmesi hukukun objektifliği ilkesinin bir gereğidir. Adalet Bakanı’nın uygulamalarına karşı idari yargıda dava açma olanağı var ise de; bu prosedür suç işleyenler bakımından zamanaşımı süresinin işlemesi ve bakan izni olmadan delil toplama yetkisi olmayan C. Savcısının uygulamada çok uzun zaman alan idari yargı yolunu denemesi hukuk açısından pratik bir yarar sağlamayacağı da açıkça ortadadır.

Bu itibarla, TCK 301/4. maddesi hükmünün Anayasa’ya aykırılığı nedeniyle iptal edilmesi gerekir.

KARAR:

Açıklanan nedenlerle, TCK 301/4. maddesi hükmünün yukarda belirtildiği şekilde Anayasamızın Başlangıç kısmının beşinci paragrafına, Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesine, 8. maddesinde belirtilen yürütme yetkisinin Bakanlar Kurulu’na ait olmasına, Anayasa’nın 9. maddesinde belirtilen yargı yetkisinin bağımsız mahkemelerce kullanılabileceği ilkesine aykırı bulunduğundan, gereğinin takdiri için derdest dava dosyasının onaylı örneği ile birlikte Anayasa’nın 152/1. maddesine göre Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesine,

Anayasa’nın 152/3. maddesine göre dava sonucunun beklenilmesine karar verildi.”

III- YASA METİNLERİ

A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun itiraz konusu kuralı da içeren 301. maddesi şöyledir:

Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama

MADDE 301 - (Değişik madde ve başlığı: 5759 - 30.4.2008 / m.1) (1) Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ve Devletin yargı organlarını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Devletin askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılır.

(3) Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.

(4) Bu suçtan dolayı soruşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.”

B- Dayanılan Anayasa Kuralları

Mahkeme, başvuru kararında Anayasa’nın Başlangıcı ile 2., 8. ve 9. maddelerine dayanmaktadır.

IV- İLK İNCELEME

Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi gereğince Haşim KILIÇ, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, A. Necmi ÖZLER, Serdar ÖZGÜLDÜR, Şevket APALAK, Serruh KALELİ ve Zehra Ayla PERKTAŞ’ın katılımlarıyla 3.6.2009 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, oybirliğiyle karar verilmiştir.

V- ESASIN İNCELENMESİ

Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu Yasa kuralı, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

Başvuru kararında Adalet Bakanının siyasi partiye mensup bir Bakanlar Kurulu üyesi olduğu, yürütmenin bir üyesine bu şekilde izin verilmesinin yargı bağımsızlığı ilkesine ve yargı güvencesine aykırı bulunduğu, herhangi bir kamu görevlisine görevi nedeniyle hakaret suçları bakımından Cumhuriyet Savcısına doğrudan soruşturma yetkisi verilmesine karşın aynı kamu görevlisinin içerisinde bulunduğu camiaya karşı işlenmesi halinde bu suçun soruşturulmasının izne bağlanmasının bir çelişki olduğu, Adalet Bakanının izin yetkisini hukuka aykırı olarak kullanması halinde bunun denetlenmesinin zor olduğu, belirtilen nedenlerle itiraz konusu düzenlemenin Anayasa’nın Başlangıcı ile 2., 8. ve 9. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesinin (1) numaralı fıkrasında Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ve Devletin yargı organlarını alenen aşağılayan kişinin, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı belirtilmiş, (2) numaralı fıkrasında Devletin askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişinin de, birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılacağı, (3) numaralı fıkrasında eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamalarının suç oluşturmayacağı belirtilmiş, itiraz konusu (4) numaralı fıkrada ise bu suçtan dolayı soruşturma yapılmasının, Adalet Bakanının iznine bağlı olduğu belirtilmiştir.

Anayasa’nın 8. maddesinde, yürütme yetkisi ve görevinin, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılacağı ve yerine getirileceği vurgulanmış; 9. maddesinde ise, yargı yetkisinin, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı belirtilmiştir.

Ceza kanunlarının, ceza hukukunun ana ilkeleri ile Anayasa’nın konuya ilişkin kuralları başta olmak üzere, ülkenin genel durumu, sosyal ve ekonomik hayatın gereksinmeleri gözönüne alınarak saptanacak ceza politikasına göre düzenlenmesi gerekir.

Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık, Anayasa’nın ve yasaların üstünde yasakoyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir. Hukuk devletinde yasakoyucu, Anayasa kurallarına bağlı olmak koşuluyla ihtiyaç duyduğu düzenlemeyi yapma yetkisine sahiptir.

Cezaların, suçların ağırlık derecelerine göre önleme ve ıslah amaçları da gözönünde tutularak adaletli bir ölçü içinde konulması ceza hukukunun esaslarındandır.

İtiraz konusu kuralla ülkenin politik çıkarları nedeniyle maddede düzenlenen suçtan dolayı soruşturma yapılması Adalet Bakanının talebine bağlı tutulmuştur. Adalet Bakanı’na tanınan bu yetki, yargısal değerlendirmeden ziyade Devlet ve toplum yararı açısından bir takdir yetkisinin kullanılmasıdır.

Belirtilen nedenlerle, Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesinin (4) numaralı fıkrasında yer alan kural Anayasa’nın Başlangıcı ile 2., 8. ve 9. maddelerine aykırı değildir, iptal isteminin reddine karar verilmesi gerekir.

VI- SONUÇ

26.9.2004 günlü, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun, 30.4.2008 günlü, 5759 sayılı Yasa’nın 1. maddesiyle değiştirilen 301. maddesinin (4) numaralı fıkrasının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, 3.6.2009 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

 

Başkan

Haşim KILIÇ

Başkanvekili

Osman Alifeyyaz PAKSÜT

Üye

Sacit ADALI

 

 

 

Üye

Fulya KANTARCIOĞLU

Üye

Ahmet AKYALÇIN

Üye

Mehmet ERTEN

 

 

 

Üye

A. Necmi ÖZLER

Üye

Serdar ÖZGÜLDÜR

Üye

Şevket APALAK

 

 

 

Üye

Serruh KALELİ

Üye

Zehra Ayla PERKTAŞ