Anayasa Mahkemesi
Başkanlığından:
Esas Sayısı : 2006/144
Karar Sayısı : 2009/87
Karar Günü : 18.6.2009
İTİRAZ
YOLUNA BAŞVURAN : Mersin Asliye Ticaret Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 23.2.2006 günlü, 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi
Kartları Kanunu’nun 44. maddesinin ikinci fıkrasının, Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine aykırılığı savıyla iptali
istemidir.
I- OLAY
Kredi kartı kullanımından kaynaklanan borcun ödenmemesi
nedeniyle borçlu aleyhine başlatılan icra takibine itirazın iptali için
açılan davada, itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına
varan Mahkeme iptali için başvurmuştur.
II-
İTİRAZIN GEREKÇESİ
Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:
“Dava İİK 67. maddesine göre açılmış itirazın
iptali davasından ibarettir.
Önceden yapılan yargılama
sonucunda mahkememizden verilen 15.7.2004 gün ve 2004/129-512 sayılı davanın
kısmen kabulüne dair kararın davalı tarafından vaki temyizi üzerine
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Başkanlığının 21.3.2006 gün ve 2006/925-4189
sayılı kararı ile “Taraflar arasındaki ihtilaf davacı bankadan alınıp
kullanılan kredi kartı borcundan kaynaklanmaktadır. 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5464 sayılı
Banka Kredi Kartları Kanununun 44/2. maddesi ile kart çıkaran kuruluşlar
tarafından kart hamilleri aleyhine açılan davalarda 1086 sayılı HMUK’un görev ve yetkiye ilişkin hükümleri uygulanır
hükmünü getirmiştir. Bu madde hükmü ile kart çıkaran kuruluşlar tarafından
açılan davanın genel mahkemelerde görüleceği belirtilmiştir. Yargılama
usulüne ilişkin kanunlarda yapılan değişiklikler yasada aksine bir hüküm
yok ise yürürlüğe girdikleri andan itibaren hüküm ifade ederler ve derdest
olan davalara da uygulanırlar. Kanunda bu değişikliğin uygulanabileceği
zaman yönünden bir açıklama bulunmadığından henüz sonuçlanmamış olan tüm
davalarda uygulanması gerekir. Görev kamu düzeni ile ilgili olup
yargılamanın her safhasında ve res’en nazara
alınmalıdır. Görev konusunda usuli müktesep hak
da olmaz. Öyle olunca kredi kartı çıkaran kuruluş olan
davacı banka tarafından açılan bu davanın genel mahkemede görülmek üzere
hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir” denilerek ilk karar bozulup
dosya mahkememize iade edilmekle yenilenen dava dosyası üzerinde yeniden
yapılan yargılamada taraflar bozmaya uyulmasını istemişler, mahkemece bozma
yasa hükmüne uygun olduğundan uyulmasına karar verilmiştir. Mahkememizi
görevli kabul eden 5464 sayılı Yasanın 44/2 maddesi Anayasanın hukuk
devleti ile ilgili olan 2. ve eşitlik ile ilgili olan 10. maddelerine
aykırı görüldüğünden Anayasanın 152. maddesi gereğince 44/2. maddesinin
iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulması mahkememizce uygun
görülmüştür. Şöyle ki;
1- 5464 sayılı Yasanın 44. maddesine göre bu
Kanunun uygulanması ile ilgili uyuşmazlıklarda kart hamilinin tüketici
olması halinde 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 22. ve
23. maddeleri uygulanır. Aynı maddenin 2. fıkrasına göre kart çıkaran
kuruluşlar tarafından kart hamilleri aleyhine açılacak davalarda 1086
sayılı HMUK’un görev ve yetkiye ilişkin hükümleri
uygulanır. Somut davamızda davacı banka kart çıkaran kuruluş olduğundan 44.
maddenin 2. fıkrasının uygulanması gerekmiştir. Ancak bu şekilde yapılan
düzenleme Anayasanın 2. maddesinde öngörülen hukuk devleti ilkesine aykırı
görülmüştür. Davaların çabuk görülmesi seri ve adil muhakeme yapılması ve
adil yargılanma hakkı her kişiye aittir. Maddenin 1. fıkrasında öngörülen
davacının tüketici olması halinde davanın 4077 sayılı Tüketicinin Korunması
Hakkındaki Kanunun 22. ve 23. maddeleri hükümleri uygulanır. Bunda amaç
tüketici tarafından açılan davanın özel maksatla kurulmuş ve sadece
tüketicilerin davalarına bakmakla görevli tüketici mahkemelerinde
görülmesini sağlamaktır. Nitekim 4077 sayılı Tüketicinin Korunması
Hakkındaki Kanunun genel gerekçesinde bu Kanunun tüketiciyi korumak
maksadı ile çıkarıldığı ve bu Kanundan doğan davalardan çabuk, seri ve
istikrarlı karar çıkması için de özel amaçlı tüketici mahkemelerinin
kurulması kabul edilmiş bulunmaktadır. Bu Yasanın yürürlüğünden sonra da
tüketici davaları ile ilgili mahkemeler kurulmuş halen de davalara
bakmaktadırlar. İptalini istediğimiz 44/2. maddesi ise tüketici
mahkemelerinin kuruluş gerekçesinden ayrılarak bu tür davaların kart çıkaran
kuruluşlar tarafından açılması halinde genel mahkemeleri görevli kabul
etmiştir. Bu davalara genel mahkemelerin bakması şeklindeki bu hüküm seri,
çabuk ve istikrarlı karar verme ilkelerini öne alan tüketici mahkemelerinin
kuruluş gayesine uygun değildir. 1. fıkraya göre tüketici tarafından
davanın açılması halinde davaya tüketici mahkemesi olarak bakılacak ancak
bankalar tarafından dava açıldığı takdirde genel mahkemeler bakacaktır. Bu
şekildeki bir uygulama adil yargılama hakkına ve hukuk devleti ilkesine aykırıdır.
Bu davalara bakmak için kurulmuş özel bir mahkeme var iken tarafların
değişmesi ile bu davaların genel mahkemelerde görülmesini kabul etmek
mümkün değildir. Yasanın bu şekilde uygulanması halinde tüketici
mahkemelerinin yanı sıra değere göre banka tarafından açılacak davalara
sulh ve asliye hukuk mahkemelerinde bakılacaktır. Bu duruma göre tüketici
davalarının biri tüketici mahkemesinde diğeri sulh hukuk ve asliye hukuk
mahkemesinde ve ticaret mahkemelerinde olmak üzere çeşitli mahkemelerde
bakılması gerekecektir. Bu şekilde bir uygulamanın ise özel maksatla
kurulmuş bir mahkeme var iken gerek mahkemeler arasında gerekse Yargıtay
daireleri arasında içtihat birliğinin sağlanması mümkün görülmemektedir.
44/2. maddenin uygulanması halinde bu davalara genel mahkemelerde bakılması
halinde davaların uzayacağı, adaletin gecikeceği ve içtihat karışıklığına
da sebebiyet verileceği açıktır. Bu nedenle bu madde Anayasanın hukuk
devleti ilkesine aykırı görülmüştür.
2- Diğer
taraftan 44/2. maddenin bu şekilde muhafazası özel bir ihtisas mahkemesi olan
tüketici mahkemelerine göre
davaların daha da
uzamasına sebebiyet
vereceğinden adil yargılanma
hakkının da ihlali mahiyetindedir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesine göre
herkesin adil yargılanma hakkı vardır. Adil yargılanma hakkı kapsamında ise
davaların uzamasının bu hakkın ihlali mahiyetinde olduğunu kabul etmek
gerekir. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de Türkiye’yi mahkum eden birçok kararında yargılamanın uzamasının kişinin
adil yargılama hakkını ve dolayısıyla 6. maddenin ihlali olarak kabul etmiş
ve ülkemiz tazminata mahkum edilmiştir (Avrupa insan hakları sözleşmesi ve
uygulaması Prof. Dr. Durmuş Tezcan sayfa 184 ve
devamı). Tüketici mahkemesi ihtisas mahkemesi olduğundan daha seri, daha
çabuk ve daha makul bir sürede tüketici davalarını neticelendirmesi mümkün
iken bu husustaki görevin genel mahkemelere verilmesi makul sürenin
uzatılması anlamına gelir. Bu nedenle yapılan düzenleme Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde öngörülen adil yargılama hakkının
ihlali mahiyetinde görüldüğünden 44/2. madde bu hali ile 6. maddeye de
aykırı görülmüştür. 3-
Maddenin bu şekilde düzenlenmiş olması Anayasanın 10. maddesinde düzenlenen
eşitlik ilkesine de aykırıdır. Bir kimsenin tüketici olarak dava açması
halinde özel amaçlı ihtisas mahkemesinde yargılanması gerekirken aynı
kişinin maddenin 2. fıkrasına göre davalı olması halinde genel mahkemelerde
yargılanması gerekecektir. 2. fıkraya göre açılan davalarda tüketici olarak
yargılanan kişinin bu şekilde özel amaçlı kurulmuş mahkemede yargılanma
hakkı elinden alınmış bulunmaktadır. Aynı visa
kartı uygulaması nedeni ile kişinin dava açması halinde tüketici
mahkemesinde aynı karta dayanarak bankanın dava açması halinde davalı olarak
bulunması durumunda genel mahkemede yargılanması Anayasanın eşitlik
ilkesine aykırıdır. Bu nedenle anılan Yasa maddesi Anayasanın eşitlik
ilkesine aykırı görülmektedir. Diğer taraftan kişi tarafından açılacak
tüketici mahkemesindeki bir menfi tespit davası ile banka tarafından aynı
borç için açılacak dava farklı farklı
mahkemelerde görülecektir. Davanın irtibatlı olması halinde HMUK 45. ve
devamı maddelerine göre davaların birleştirilmesi gerekmektedir. Aksi
takdirde farklı farklı kararlar çıkması mümkün
bulunmaktadır. Yasanın bu şekilde düzenlenmiş olması nedeni ile birleştirme
de mümkün olmayacağından, mahkemelerin birisinde açılan davaların diğeri
tarafından neticesinin beklenmesine karar verilecektir. Bu uygulama
davaların uzamasına ve irtibatlı olan davaların birlikte görülmesi
gerektiği ilkesine de aykırılık teşkil etmektedir. Bu nedenle 44/2. maddesi
eşitlik ve hukuk devleti ilkesine aykırı görülmüştür.
4- Yasa maddesinin bu şekilde iki yönlü olarak
düzenlemiş olması kanun yapma tekniğine ve dolayısıyla hukuk devleti
ilkesine de aykırıdır. Aynı visa kartı
uygulamaları nedeni ile birden fazla görevli mahkeme kabul edilmesi
karışıklığa sebebiyet vereceğinden, bu şekildeki bir uygulama davaların
uzamasına ve karışıklığa sebebiyet vereceğinde kanun yapma tekniğine de
aykırıdır.
Yukarıda sayılan nedenlerle 5464 sayılı Yasanın
44/2. maddesi Anayasanın hukuk devleti ile ilgili 2. maddesine, eşitlik ile
ilgili l0. maddesine aykırı olduğundan iptalleri
gerekir. Bu nedenle mahkememiz re’sen Anayasa Mahkemesine
başvurmayı uygun görmüştür.
Bu itibarla;
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan deliller ve gerekçeye
göre;
1- Davada
uygulanması gereken 5464 sayılı Kanunun 44/2. maddesi Anayasanın 2. ve 10.
maddelerine aykırı olduğundan, 44/2. maddesinin iptali için ANAYASA MAHKEMESİNE
BAŞVURULMASINA, dosyanın tasdikli bir örneğinin yaptırılıp Anayasa
Mahkemesine gönderilmesine, Anayasanın 152. maddesi nazara alınarak karara
kadar duruşmanın ertelenmesine, oybirliğince verilen karar açıkça okunup
usulen anlatıldı”.
III- YASA
METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları
Kanunu’nun itiraz konusu fıkrayı da içeren 44. maddesi şöyledir:
“Bu Kanun'un uygulanmasıyla ilgili uyuşmazlıklarda
kart hamilinin tüketici olması halinde, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanun'un
22 nci ve 23 üncü maddesi hükümleri uygulanır.
Kart çıkaran kuruluşlar tarafından
kart hamilleri aleyhine açılacak davalarda 1086 sayılı Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanunu'nun
görev ve yetkiye ilişkin hükümleri uygulanır”.
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Başvuruda Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine dayanılmıştır.
IV- İLK
İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi uyarınca
Tülay TUĞCU, Haşim KILIÇ, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet
ERTEN, A. Necmi ÖZLER, Serdar ÖZGÜLDÜR, Şevket APALAK,
Serruh KALELİ ve Osman Alifeyyaz
PAKSÜT’ün katılımlarıyla 3.11.2006 günü yapılan
ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının
incelenmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.
V- ESASIN
İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, itiraz konusu Yasa
kuralı, dayanılan Anayasa kuralları, bunların gerekçeleri ile diğer yasama
belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Başvuru kararında; kart çıkaran kuruluşlar
tarafından açılan davalara genel mahkemelerde bakılmasına dair hükmün,
seri, çabuk ve istikrarlı karar verme ilkelerini esas alan tüketici
mahkemelerinin kuruluş gayesine uygun olmadığı, bu şekilde bir uygulamanın
adil yargılanma hakkına ve hukuk devleti ilkesine aykırı bulunduğu, tüketici
olarak kart hamilinin genel mahkemelerde davalı olarak yargılanmasının da
eşitlik ilkesini ihlâl etmesi nedeniyle, Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine
aykırılığı ileri sürülmüştür.
İtiraz konusu kuralda, kart çıkaran kuruluşlar
tarafından kart hamilleri aleyhine açılacak davaların 1086 sayılı Hukuk
Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun
görev ve yetkiye ilişkin hükümleri gereğince genel mahkemelerde görüleceği
belirtilmektedir.
5464 sayılı Yasa’nın 44. maddesinin birinci
fıkrasında ise, bu Yasa’nın uygulanmasıyla ilgili uyuşmazlıklarda kart
hamilinin tüketici olması halinde, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanun'un
22. ve 23. maddelerinde uyuşmazlığın değerine göre tüketici hakem heyetleri
ile tüketici mahkemelerinin yetkili oldukları öngörülmektedir. Böylece kart
çıkaran kuruluşlar karşısında daha zayıf durumda olan kart hamili
tüketicilerin korunması ve haklarını daha kısa sürede elde etmeleri
amaçlanmaktadır. Çünkü tüketici mahkemelerinin genel nitelikli
mahkemelerden farkı özel ve uzman nitelikte olmalarının yanı sıra,
tüketicilerin açtıkları davalarda harçtan muaf kılınmaları, kendi ikametgâhlarında
dava açabilmeleri ve davaların basit yargılama usulü ile yapılarak onların
lehine kolaylıkların sağlanmasıdır.
Anayasa’nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin
bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir. Hukuk Devletinde hukukun üstünlüğü
ve evrensel hukuk kurallarının geçerliliği tartışmasız kabul edilmesi
gereken bir gerçektir. Hukuk Devleti, insan haklarına saygılı, bu hakları
koruyan, adaletli bir hukuk düzeni kurup sürdürmekle kendini yükümlü sayan,
bütün etkinliklerinde, işlem ve eylemlerinde hukuk kurallarına bağlı olan
devlettir.
Anayasa’nın 10. maddesinde belirtilen “yasa önünde eşitlik ilkesi” hukuksal durumları aynı
olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile eylemli değil, hukuksal eşitlik
öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin
yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayrım
yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda
bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında
eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır. Yasa önünde eşitlik, herkesin her
yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez. Durumlarındaki
özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve
uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal
durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa’da öngörülen eşitlik
ilkesi zedelenmez.
Kart
hamilinin tüketici olarak 5464 sayılı Yasa’nın uygulanmasıyla ilgili
uyuşmazlıklarda tüketici mahkemesine dava açması ile,
kart çıkaran kuruluş tarafından kart hamiline davalı sıfatıyla genel
mahkemede dava açması farklı hukuksal durumları içermektedir. Kural ile
kart hamillerinin açtıkları davalar açısından tüketici sıfatıyla
korunmaları amacına yönelik bir düzenleme yapılmıştır. Kart çıkaran
kuruluşların açtıkları davalar ise, kredi alacağının tahsili için borçlu
tüketiciler aleyhine açılan davalardır. İtiraz konusu 44. maddenin ikinci
fıkrası ile birinci fıkrasındaki düzenlemeler farklı hukuksal durumda
bulunan davacıların konumlarına göre yapıldığından kuralın eşitliğe aykırı
olduğu sonucu çıkarılamaz.
Açıklanan
nedenlerle kural Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine aykırı değildir.
İtirazın reddi gerekir.
VI- SONUÇ
23.2.2006 günlü, 5464 sayılı Banka
Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun 44. maddesinin ikinci
fıkrasının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, 18.6.2009 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Haşim KILIÇ
|
Başkanvekili
Osman Alifeyyaz
PAKSÜT
|
Üye
Sacit ADALI
|
|
|
|
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
|
Üye
Ahmet AKYALÇIN
|
Üye
Mehmet ERTEN
|
|
|
|
Üye
Mustafa
YILDIRIM
|
Üye
A. Necmi
ÖZLER
|
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
|
Üye
Şevket APALAK
|
Üye
Zehra Ayla PERKTAŞ
|
|
|
|
|
|