19 Ocak 2011 ÇARŞAMBA

Resmî Gazete

Sayı : 27820

YARGITAY KARARLARI

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinden:

             Esas No                    : 2009/16481

             Karar No                  : 2010/19524

YARGITAY İLAMI

             İncelenen Kararın:

             Mahkemesi             : Kozan 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

             Tarihi                       : 14/11/2007

             Numarası                 : Esas no: 2007/279                Karar no: 2007/316

             Davacı                      : Aybike Öztürk

             Davalı                       : Tolgahan Öztürk

             Dava Türü               : Evlenmenin İptali

             Temyiz Eden           : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı

             Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

             Taraflar arasında görülen boşanma davasının duruşması sırasında davacının evliliklerinin iptaline karar verilmesini talep ettiği; davalının söz konusu bu talebi kabul ettiği, mahkemece evliliğin iptaline karar verildiği; hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği görülmektedir.

             4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 145'inci maddesinde mutlak butlan, 149,150 ve 151'inci maddelerinde nisbi butlan halleri düzenlenmiştir.

             Dosya kapsamına göre, davacı Aybike ile davalı Tolgahan’ın taraflar arasında yapılan anlaşma gereğince, Aybike'yi kaçıran ve bu nedenle cezaevinde olan Tolgahan’ın ceza almasını engellemek amacıyla evlendikleri; tarafların hiç bir araya gelmediği anlaşılmaktadır.

             Tarafların evlenmelerine rağmen bir araya gelmemesi Türk Medeni Kanununda düzenlenen evlenmenin iptali şartları arasında düzenlenmediği halde, davanın kabulü ile evliliğin iptaline karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup; kararın bozulmasını gerektirmiştir.

             SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebepte kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 25/11/2010

—— ——

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinden:

             Esas No                    : 2009/16487

             Karar No                  : 2010/20342

YARGITAY İLAMI

             İncelenen Kararın:

             Mahkemesi             : Şebinkarahisar Sulh Hukuk Mahkemesi

             Tarihi                       : 21/1/2009

             Numarası                 : Esas no: 2008/3 Tereke        Karar no: 2009/1 Tereke

             Davacı                      : Şebinkarahisar Cumhuriyet Savcılığı

             Müteveffa                : Çarı Gulmuradov

             Dava Türü               : Tereke

             Temyiz Eden           : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı

             Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

             Mahkemece Türkmenistan uyruklu müteveffa Amansultan ve Cumageldi oğlu 13/5/1978 doğumlu Çarı Gulmuradov'un terekesinden el çekilmesine ve terekenin hazineye devir ve teslimine karar verildiği anlaşılmıştır.

             T.C. Anayasasının 90. maddesinin son fıkrasında "Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 7/5/2004-5170/7 md.) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır." hükmünün,

             "Mahkemelerin bağımsızlığı" kenar başlıklı 138. maddesinin 1. fıkrasında ise "Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler." hükmünün yer aldığı,

             27/9/1975 gün ve 15369 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan ve Türkiye'nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler "Konsolosluk İlişkileri Hakkında Viyana Sözleşmesi"ne Türkmenistan'ın da taraf olduğu, söz konusu sözleşmenin "Konsolosluk görevleri" başlıklı 5. maddesinin (g) bendinde ise, kabul edilen Devletin kanun ve düzenlemeleri uyarınca, gönderen Devletin uyruğu bulunan gerçek ve tüzel kişilerin bu Devlette mirasla ilgili çıkarlarını korumanın konsolosluğun görevleri içinde olduğunun hüküm altına alındığı,

             Türkiye ile Türkmenistan arasında 1994 yılında imzalanmış olup, 12/11/1997 tarih ve 23168 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren "Türkiye Cumhuriyeti ile Türkmenistan Arasında Konsolosluk Antlaşması" nın 46/5. maddesi ile mirasın değeri önemsiz ise, konsolosluk memurunun miras mallarının kendisine teslimini isteyebileceği ve bu takdirde terekeyi ilgili şahıslara gönderme hakkına sahip olduğunun hükme bağlandığı,

             Bu kapsamda anılan uluslararası sözleşme ve antlaşma içeriği dikkate alınarak hüküm kurulması gerekirken, terekenin "hazineye devir ve teslimine" şeklinde karar verilmesi doğru

görülmemiştir.

             SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 6/12/2010

—— ——

Yargıtay 9. Hukuk Dairesinden:

             Esas No               : 2010/44776

             Karar No            : 2010/37261

YARGITAY İLAMI

             Mahkemesi        : Eskişehir İş Mahkemesi

             Tarihi                 : 17/12/2009

             Numarası           : 2009/325-2009/1855

             Davacı                 : Mehmet SAĞLAR Adına Avukat Pınar Çelik ARPACI

             Davalı                 : Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. Adına Avukat Osman ÇAL

             Davacı Mehmet Sağlar ile davalı Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. arasındaki alacak davasına ilişkin Eskişehir İş Mahkemesince verilen ve temyiz edilmeksizin kesinleşen 17/12/2009 tarih ve 2009/325 Esas, 2009/1855 Karar sayılı kararının 6245 sayılı Harcırah Kanununa aykırı olduğu iddiası ile kanun yararına bozulması Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23/9/2010 gün ve 2010/201759 sayılı tebliğnamesi ile istenilmiş olmakla, dosyadaki tüm belgeler okunup dava dosyası için Tetkik Hakime M. Göçer tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

YARGITAY KARARI

             Davacı; davalı işyerinde işçi olarak çalıştığını, iş yerinde uygulanan TİS in 56/a maddesinde hizmet yılı ödülünün düzenlendiğini, bu maddede şeker sanayinde 10-15-20-25 ve 30 yıl hizmeti bulunan daimi personel ile 10-15-20-25-30 kampanyada çalışmış olan geçici personele 10 yıl için 10, 15 yıl için 30, 20 yıl için 45, 25 yıl için 50, 30 yıl için 60 günlük brüt yevmiye tutarında ödül verilir hükmünün bulunduğunu, davacının maddede belirtilen hizmet yılını doldurması nedeniyle hizmet ödülü aldığını, ancak davacıya kesintiler yapılarak ödülünün ödendiğini, TİS’e göre hizmet yılı ödülünün hiç bir kesinti yapılmaksızın brüt yevmiye tutarı üzerinden ödenmesi gerektiğini belirterek, eksik ödenen hizmet yılı ödülü alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.

             Davalı; dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını 193 sayılı Gelir Vergisi K.nun 61. maddesine göre hizmet yılı ödülünden kesinti yapılmayacağına dair bir düzenleme olmadığını, 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa göre ücret ikramiye v.s gelirlerin damga vergisine tabi olduğunu, 5510 sayılı Yasanın 80. maddesinde prime esas kazançların belirtildiğini, 506 sayılı SSK nu, 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu gereği personele ödenmekte olan ücretlerden Gelir Vergisi kesintisi Sigorta primi kesintisi, İşsizlik sigortası kesintisinin yapılmasının zorunluluğu olduğunu 1978, 1980 yılları arasında imzalanan 8. Dönem TİS.den bu yana uygulamanın bu şekilde devam ettiğini, taraflar arasında hiç bir ihtilaf çıkmadığını savunmuştur.

             Mahkemece;

             TİS'nde hizmet yılı ödülü başlığını taşıyan 56/a maddesinde şeker sanayinde 10-15-20-25 ve 30 yıl hizmeti bulunan daimi personel ile 10-15-20-25-30 kampanyada çalışmış olan geçici personele 10 yıl için 10, 15 yıl için 30, 20 yıl için 45, 25 yıl için 50, 30 yıl için 60 günlük brüt yevmiye tutarında ödül verilir hükmünün bulunduğu, TİS gereği hizmet yılı ödülünün brüt tutar üzerinden ödenmesi gerektiği, TİS'nde ödenecek ödül veya diğer sosyal yardımların hangisinin net hangisinin brüt ücret üzerinden ödeneceğinin açık, kesin ve somut olarak taraflarca kararlaştırıldığı, örneğin TİS'nin 53. maddesinde düzenlenen doğum yardımının ve 64. maddesinde düzenlenen defin yardımının net olarak ödeneceğinin belirtildiği, 67. maddedeki görev ve sorumluluk ödeneği ile 63. maddedeki ölüm yardımının çıplak yevmiye üzerinden ödeneceğinin belirtildiği hizmet yılı ödülünden kesinti yapılacağına dair vergi yasasında bir düzenleme olmadığı, vergide kanunilik ilkesi geçerli olduğundan yorum yolu ile yasanın genişletilemeyeceği, TİS’ndeki bu maddenin amacının belirli bir süre hizmet eden kişilerin ödüllendirmeye çalışılması olduğu aynı maddede hizmet yılı ödülü olarak Cumhuriyet altını verileceğinin de kararlaştırıldığı, bu ödülün ayni olarak işçilere ödendiği, brüt kelimesinin sözlükteki karşılığının kesinti yapılmamış para olduğu uygulamada brüt deyiminin henüz yasal kesintiler yapılmamış ücret anlamına geldiği Şeker İş ile Türkiye Şeker Sanayi İşverenleri Sendikası arasında yapılan 23. TİS’nin 35. maddesinde "ücret ve ücret dışındaki her türlü ödemelerden kanuni kesintiler yapılır" düzenlemesinin yer aldığı bu düzenlemenin davaya konu önceki dönem TİS Terinde bulunmadığı buna göre davacıya hizmet yılı ödülünün brüt yevmiye üzerinden ödenmesi gerektiği halde kesinti yapılarak net ödeme yapıldığı gerekçesi ile isteğin kabulüne karar verilmiştir.

             Uyuşmazlık toplu iş sözleşmesinde brüt ücret üzerinden ödeneceği belirlenen hizmet ödülünden Gelir Vergisi, Damga Vergisi, Sigorta Şahıs Payı olarak Sigorta Primi ve İşsizlik Sigortası primi kesintisi yapılıp yapılmayacağı noktasında toplanmaktadır.

             Davaya konu toplu iş sözleşmelerinin "Hizmet Yılı Ödülü" başlığını taşıyan 56/a maddesinde; "Şeker Sanayinde (Türk Şekere bağlı ve Türk Şekerce tedvir edilen dönemde) 10-15-20-25 ve 30 yıl hizmeti bulunan kadrolu daimi işçiler ile diğer işçilere ve 10-15-20-25 ve 30 kampanyada çalışmış olan kampanya mevsimlik işçilere 10 yıl için 10, 15 yıl için 30, 20 yıl için 45, 25 yıl için 50, 30 yıl için brüt 60 günlük yevmiye tutarında ödül verilir." düzenlemesi bulunmaktadır.

             193 sayılı Gelir Vergisi Yasasının 61. maddesinde; Ücret, işverene tabi belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

             Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

             Bu Kanunun uygulanmasında, aşağıda yazılı ödemelerde ücret sayılır.

             1. 23 üncü Maddenin 11 numaralı bendine göre istisna dışında kalan emeklilik, maluliyet, dul ve yetim aylıkları;

             2. Evvelce yapılmış veya gelecekte yapılacak hizmetler karşılığında verilen para ve ayınlarla sağlanan diğer menfaatler;

             3. Türkiye Büyük Millet Meclisi, İl genel meclisi ve belediye meclisi üyeleri ile özel kanunlarına veya idari kararlara göre kurulan daimi veya geçici bütün komisyonların üyelerine ve yukarıda sayılanlara benzeyen diğer kimselere bu sıfatları dolayısıyla ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler;

             4. Yönetim ve denetim kurulları başkanı ve üyeleriyle tasfiye memurlarına bu sıfatları dolayısıyla ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler;

             5. Bilirkişilere, resmi arabuluculara, eksperlere, spor hakemlerine ve her türlü yarışma jürisi üyelerine ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler;

             6. Sporculara transfer ücreti veya sair adlarla yapılan ödemeler ve sağlanan menfaatler, şeklinde düzenleme mevcuttur.

             Aynı yasanın 94. maddesinde ise "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar." hükmü bulunmaktadır.

             506 sayılı Yasanın 77. maddesinde ise; Sigortalılarla işverenlerin bir ay için ödeyecekleri primlerin hesabında:

             a) Sigortalıların o ay için hak ettikleri ücretlerin,

             b) Prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan sigortalılara o ay içinde ödenenlerin,

             c) İdare veya kaza mercilerince verilen karar gereğince (a) ve (b) fıkralarında yazılı kazançlar niteliğinde olmak üzere sigortalılara o ay içinde yapılan ödemelerin, Brüt toplamı esas alınır.

             Şu kadar ki, ölüm, doğum ve evlenme yardımları, yolluklar, kıdem, ihbar ve kasa tazminatları, ayni yardımlar ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca miktarları yıllar itibariyle belirlenecek yemek, çocuk ve aile zamları, sigorta primlerinin hesabına esas tutulacak kazançların aylık tutarının tespitinde nazara alınmaz. Bunların dışında her ne ad altında ödeme yapılırsa yapılsın tüm ödemeler prime tabi tutulur düzenlemesi bulunmaktadır.

             488 sayılı Damga Vergisi Kanununun ekinde yer alan 1 sayılı tablonun 4. bölümüne ait 1. sıranın b bendinde "Maaş, ücret, gündelik, huzur hakkı, aidat, ihtisas zammı, ikramiye, yemek ve mesken bedeli, harcırah, tazminat ve benzeri her ne adla olursa olsun hizmet karşılığı alınan paralar için verilen makbuzlar ile bu paraların nakden ödenmeyerek kişiler adına açılmış veya açılacak cari hesaplara nakledildiği veya emir ve havalelerine tediye olunduğu taktirde nakli ve tediyeyi temin eden kağıtların... oranında damga vergisine tabi olacağı.." düzenlenmiştir.

             4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun 48. maddesinde ise "İşsizlik sigortası zorunludur. Bu Kanun kapsamına giren ve halen çalışmakta olanlar bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte, yeni girenlerde işe başladıkları tarihten itibaren sigortalı olurlar. Şeklinde hüküm bulunmaktadır.

             Anılan yasal düzenlemeler ve somut uyuşmazlık birlikte değerlendirildiğinde TİS. ile hizmet yılı ödülü adı altında davacıya yapılan ödemeler Gelir Vergisi Yasası, Damga Vergisi Yasası, Sosyal Sigortalar Yasası ve İşsizlik Sigortası Yasası anlamında geniş anlamda vergiye ve prime esas kazanç olarak kabul edilmelidir. İşverence yapılan kesintiler yasal olup aksi halde işverenin hukuki sorumluluğu söz konusu olacaktır. Buna göre dava konusu isteğin reddine karar vermek gerekirken yazılı gerekçelerle kabulüne karar verilmesi hatalıdır.

             Bu nedenle Yargıtay C. Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname yerinde görülmekle Eskişehir İş Mahkemesinin 17/12/2009 tarih ve 2009/325-Esas, 2009/1855-Karar sayılı kararının sonuca etkili olmamak üzere HUMK'nun 427/6 maddesi uyarınca kanun yararına BOZULMASINA, Kararın onaylı bir örneğinin Adalet Bakanlığınca Resmî Gazete’de yayınlanmak üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine 10/12/2010 gününde oybirliği ile karar verildi.