Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:
Esas Sayısı : 2010/91
Karar Sayısı : 2011/98
Karar Günü : 9.6.2011
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN MAHKEMELER :
1- Ankara 4. İdare Mahkemesi (Esas: 2010/91)
2- Ankara 1. İdare Mahkemesi (Esas: 2010/22)
İTİRAZLARIN KONUSU :
13.4.1994 günlü, 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların
Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun’un 15.5.2002 günlü, 4576 sayılı
Kanun’un 8. maddesiyle değiştirilen 13. maddesinin ikinci fıkrasında yer
alan “…iki ay içinde ödeme
yapılmazsa, Üst Kurulca yayın izninin ve lisansın iptaline karar verilir…” ibaresinin
Anayasa’nın 26. maddesine aykırılığı savı ile iptali istemidir.
I- OLAY
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu
tarafından yapılan uyarıya rağmen reklam geliri üst kurul payını süresinde
ödemeyen yayın kuruluşlarının yayın izinlerinin iptali yolunda tesis edilen
işlemlere karşı açılan davalarda, itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı
olduğu kanısına varan mahkemeler iptali için başvurmuşlardır.
II- İTİRAZLARIN GEREKÇELERİ
A) E.2010/91 Sayılı
İtiraz Başvurusunun Gerekçe Bölümü Şöyledir:
“Davacı NEŞE RADYO VE TV YAYINCILIK SANAYİİ A.Ş.
tarafından 2009 yılı Ekim ayına ait reklam gelirleri Üst Kurul Payı
Beyannamesini göndermediği ve 3984 sayılı Kanunun 4756 sayılı Kanunla
değişik 13. maddesi uyarınca ödemesi gereken Reklam Gelirleri Üst Kurul
Payı ve 4306 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin (A) fıkrasına istinaden
ödenmesi gereken Eğitime Katkı Payının ödenmediğinden bahisle yayın
kuruluşunun lisansının iptaline ilişkin 27.01.2010 tarih ve 2 sayılı Radyo
ve Televizyon Üst Kurulu kararının iptali istemiyle T.C. RADYO VE TELEVİZYON
ÜST KURULU’na karşı açılan davada; 3984 sayılı
Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun’un
uyuşmazlığın çözümünde uygulanacak olan 4756 sayılı Yasa ile değişik 13.
maddesinin 3. fıkrasının Mahkememizce Anayasa’ya uygunluğunun incelenmesine
geçildi.
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın
“Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınırlanması” başlıklı 13. maddesinde; “Temel
hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili
maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir.
Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve
laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz”,
Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti başlıklı 26. maddesinde ise; “Herkes
düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına
veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların
müdahalesi olmaksızın sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin
sistemine bağlanmasına engel değildir. Bu hürriyetlerin
kullanılması, milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin
temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün
korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, devlet sırrı
olarak usulünce belirlenmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret
veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek
sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi
amaçlarıyla sınırlanabilir. Haber ve düşünceleri yayma araçlarının
kullanılmasına ilişkin düzenleyici hükümler, bunların yayımını engellemek
kaydıyla, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması sayılamaz.
Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil,
şart ve usuller kanunla düzenlenir” hükümleri yer almaktadır.
3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve
Yayınları Hakkında Kanun’un Mali Kaynakları ve Bütçe başlıklı 12.
maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde; “Özel radyo ve televizyon
kuruluşlarının yıllık brüt reklam gelirlerinden %5 oranında ayrılacak
paylar Üst Kurulun gelirleri arasında sayılmış, 21.05.2002 tarih ve 24761
sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 4756 sayılı Kanun’un 8.
maddesiyle değişik Gelir ve Cezaların Tahsili başlıklı 13. maddesinde ise;
12. maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde öngörülen reklam gelirlerinden
ayrılacak paylar elde edildikleri ayı takip eden ayın en geç 20’sinde; (a)
bendine göre ödenecek TV kanal ve radyo frekansı yıllık kira bedeli her
yılın Ocak ayının en geç 20’sinde; 33. maddede belirtilen idari para
cezaları da cezaların tahakkukunu müteakip ilgili yayın kuruluşları
tarafından ödenir. Ödemede
gecikilmesi halinde, ilgili yayın kuruluşu uyarılarak yedi gün içinde ödeme
yapması istenir. Yukarıda fıkrada belirtilen tarihlerden itibaren iki ay
içinde ödeme yapılmazsa, Üst Kurulca yayın izninin ve lisansın iptaline
karar verilir ve ödenmeyen kurum geliri icra yoluyla tahsil olunur.
Gecikilen ödemeler için 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun hükümleri uygulanır” hükümlerine yer verilmiştir.
Anayasa’nın 13. maddesinde; temel hak ve
hürriyetlerin, yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere
bağlı olarak sınırlanabileceği belirtilmiş, 26. maddesinde ise; düşünceyi
açıklama ve yayma hürriyetinin hangi sebeplerle sınırlanabileceği tahdidi
olarak sayılmıştır. Ancak 3984 sayılı Yasanın 13. maddesinin 3. fıkrasında;
reklam gelirlerinden ayrılacak payların ödeme tarihlerinden itibaren iki ay
içinde ödenmemesi halinde, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nca yayın izninin
ve lisansın iptaline karar verileceği hüküm altına alınmıştır.
Anayasa’nın 26. maddesinde “mali yükümlülüklerin
yerine getirilmemesi” gibi bir sınırlama sebebi sayılmadığı halde, 3984
sayılı Kanun’un 13. maddesi ile mali yükümlülüğünü yerine getirmeyen yayın
kuruluşunun yayının iptal edileceği düzenlenmiştir. Bu kural uyarınca yayın
izninin ve lisansın iptaline karar verilmesi, Anayasa’nın 26. maddesinin
güvence altına aldığı düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetine yapılmış bir
müdahale niteliğinde olacaktır.
Bu nedenle, yayın izninin ve lisansın iptal
edilmesi hususunun, Anayasa’nın 26. maddesindeki “haber ve düşünceleri
yayma araçlarının yayımını engellemek” ilkesine aykırı olduğu kanaatine
ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Mahkememizce bakılmakta olan
davada uygulanacak olan 3984 sayılı Yasanın 13. maddesinin 3. fıkrasında
yer alan “... iki ay içinde ödeme yapılmazsa, Üst
Kurulca yayın izninin ve lisansın iptaline karar verilir” hükmünün
Anayasa’nın 26. maddesine aykırı olduğu kanaatine ulaşıldığından,
Anayasa’nın 152. ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun’un 28. maddeleri uyarınca söz konusu ibarenin
iptali istemiyle itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmasına,
08.07.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
B) E.2010/22 Sayılı
İtiraz Başvurusunun Gerekçe Bölümü Şöyledir:
“Davacı B.A.S Basın İletişim San. Tic. A.Ş tarafından, şirket bünyesinde ‘Radyo Jet FM’ logosuyla
yayın yapan radyo kanalının; 3984 Sayılı Yasa’nın 13. maddesinde belirtilen
Reklam Gelirleri Üst Kurul Payı Beyannamesi gönderilmediğinden dolayı
7.7.2008 tarihinde uyarılmasına rağmen 2 ay içerisinde eksikliklerin
giderilmediği nedeniyle 3984 Sayılı Yasa’nın Geçici 6. maddesi uyarınca
kullandırılan yayın izninin iptal edilmesine ilişkin Radyo ve Televizyon
Üst Kurulu’nun 19.9.2008 tarih ve K:2008/8 sayılı kararın ve bu karara
dayanan 27.10.2008 tarih ve 16010/13772 sayılı işlemin iptali istemiyle
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’na karşı açılan davada, 3984 Sayılı Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun’un 13. maddesinin son
fıkrasında yer alan “Yukarıdaki fıkrada belirtilen tarihlerden itibaren iki
ay içinde ödeme yapılmazsa, Üst Kurulca yayın izninin ve lisansın iptaline
karar verilir ve ödenmeyen kurum geliri icra yoluyla tahsil olunur.”
cümlesinin Anayasaya aykırı olduğu öne sürüldüğünden işin gereği görüşüldü;
Anayasa’nın 152., 2949
Sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında
Kanun’un 28. maddeleri uyarınca bir davaya bakmakta olan mahkemenin bir
kanun veya kanun hükmünde kararname kuralını Anayasa’ya aykırı görmesi ya
da davanın taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi
olduğu kanısına varması durumunda itiraz yoluna başvurabilmesi için o
kuralın bakılmakta olan davada uygulanacak kural olması zorunludur.
Uygulanacak yasa kuralından amaç, davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan
sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde
etki yapacak nitelikte bulunan yahut tarafların istek ve savunmaları
çerçevesinde bir karar vermek için gözönünde
bulundurulması gereken kurallardır.
Davacı tarafından, 3984 Sayılı Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun’un 13. maddesinin son
fıkrasında yer alan “Yukarıdaki fıkrada belirtilen tarihlerden itibaren iki
ay içinde ödeme yapılmazsa, Üst Kurulca yayın izninin ve lisansın iptaline
karar verilir ve ödenmeyen kurum geliri icra yoluyla tahsil olunur.” Cümlesinin
Anayasaya aykırı olduğu öne sürüldüğünden iptali istenilmekte ise de, dava
konusu işlemin, yayın izninin iptaline ilişkin olduğu, dolayısıyla itiraz
konusu kuralın “…Yayın izninin…” tümcesinin uyuşmazlığın çözümünde uygulanacak
olan kural olduğu sonucuna varıldığından, bu hükmün gerek Mahkememizce
gerekse davacının öne sürdüğü savlar yönünden, Anayasa’ya uygunluğunun
incelenmesine geçildi;
2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 13.
maddesinde; temel hak ve özgürlüklerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca
Anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak
kanunla sınırlanabileceği, bu sınırlamanın Anayasa’nın sözüne ve ruhuna,
demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük
ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir.
Anayasa’nın ‘Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti’
başlıklı 26. maddesinde; “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim
veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına
sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya
fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo,
televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına
engel değildir. Bu hürriyetlerin kullanılması, milli
güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve
Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların
önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce
belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının,
özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının
korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi
amaçlarıyla sınırlanabilir.” hükmüne yer verilmiştir.
3984 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve
Yayınları Hakkında Kanun’un 13. maddesinin 1. fıkrasında, reklam
gelirlerinden ayrılacak payların, elde edildikleri ayı takip eden ayın en
geç 20’sinde ilgili yayın kuruluşları tarafından ödeneceği; 2. fıkrasında,
ödemede gecikilmesi halinde, ilgili yayın kuruluşunun uyarılarak yedi gün
içinde ödeme yapmasının isteneceği kuralı getirilmiş, itiraza konu 3.
fıkrasında ise belirtilen tarihlerden itibaren iki ay içinde ödeme yapılmazsa
Üst Kurulca yayın izninin ve lisansın iptaline karar verileceği hüküm
altına alınmıştır.
Olayda, davacı şirketin yıllık brüt reklam
gelirlerinden Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’na ödemek için ayırdığı %5
oranındaki paya ilişkin yükümlülüklerini 3984 sayılı Yasa’nın 13.
maddesinin 1. fıkrasında belirtilen tarihlerde yerine getirmemesi nedeniyle
aynı maddenin itiraz konusu 3. fıkrası uyarınca yayın izninin iptal
edilmesi Anayasa’nın 26. maddesinin güvence altına aldığı düşünceyi
açıklama ve yayma hürriyetine yapılmış bir müdahale niteliğindedir. Böyle bir sınırlamanın her şeyden önce Anayasa’nın
ilgili maddesinde belirtilen nedenlerden birine dayandırılmış olması
gerekir. Oysa, itiraz konusu kural Anayasa’nın 26.
maddesinde belirtilen sınırlama nedenlerinden herhangi birine dayanmadığından,
3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun’un
13. maddesinin son fıkrasında yer alan “…yayın izninin…” tümcesine yönelik
Anayasaya aykırılık iddiası ciddi bulunmuştur.
Açıklanan nedenlerle, Mahkememizce bakılmakta olan
davada uygulanması gereken 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve
Yayınları Hakkında Kanun’un 13.
maddesinin son fıkrasında yer alan “…yayın izninin…” tümcesinin Anayasanın 26.
maddesine aykırı olduğu kanaatine ulaşıldığından, Anayasanın 152. ve 2949
sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun
28. maddeleri uyarınca sözkonusu ibarenin iptali
istemiyle itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulmasına 15.12.2009
tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
Başvuru
tarihinde yürürlükte bulunan 3984
sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun’un 4576
sayılı Kanun’un 8. maddesiyle değiştirilen itiraz konusu ibarenin yer aldığı
13. maddesi şöyledir:
“12 nci maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde öngörülen
reklam gelirlerinden ayrılacak paylar, elde edildikleri ayı takip eden ayın
en geç 20’sinde; (a) bendine göre ödenecek TV kanal ve radyo frekansı
yıllık kira bedeli her yılın Ocak ayının en geç 20’sinde; 33 üncü maddede
belirtilen idarî para cezaları da cezaların tahakkukunu müteakip ilgili
yayın kuruluşları tarafından ödenir.
Ödemede gecikilmesi halinde, ilgili
yayın kuruluşu uyarılarak yedi gün içinde ödeme yapması istenir. Yukarıdaki
fıkrada belirtilen tarihlerden itibaren iki ay içinde ödeme yapılmazsa, Üst Kurulca yayın izninin ve
lisansın iptaline karar verilir ve ödenmeyen kurum geliri icra yoluyla
tahsil olunur. Gecikilen ödemeler için 6183 sayılı Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uygulanır.”
B- İlgili Görülen Yasa Kuralı
3984 sayılı Kanun’un 12. maddesinin birinci fıkrası
şöyledir:
“Üst
Kurulun gelirleri şunlardır:
a) Özel
radyo ve televizyon kuruluşlarından alınacak TV kanal ve radyo frekansı
yıllık tahsis bedelleri.
b) Özel
radyo ve televizyon kuruluşlarının yıllık brüt reklam gelirlerinden %5
oranında ayrılacak paylar.
c)
Gerektiğinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı bütçesinin transfer
tertibinde yer alacak ödenek.
d) Radyo
ve televizyon kuruluşlarına 33 üncü madde uyarınca verilecek idari para
cezaları.”
C- Dayanılan ve İlgili Görülen
Anayasa Kuralları
Başvuru kararlarında Anayasa’nın 26. maddesine
dayanılmış, 2. maddesi ise ilgili görülmüştür.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 8. maddesi gereğince
yapılan ilk inceleme toplantılarında;
1) E:2010/22 sayılı dosyada eksiklik
bulunmadığından işin esasının incelenmesine 24.3.2010 gününde OYBİRLİĞİYLE
karar verilmiştir.
2) E:2010/91 sayılı dosyada;
a.
7.5.2010 günlü, 5982 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun uyarınca, 2949 sayılı
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun ile
ilgili gerekli düzenlemeler yapılmadan, Mahkeme’nin çalışıp çalışamayacağına
ilişkin ön meselenin incelenmesi sonucunda; Mahkeme’nin çalışmasına bir
engel bulunmadığına Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Fettah
OTO, Zehra Ayla PERKTAŞ ile Celal Mümtaz AKINCI’nın,
gerekçesi 2010/68 esas sayılı dosyada belirtilen karşıoyları
ve OYÇOKLUĞUYLA,
b.
Dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE,
7.12.2010 gününde karar verilmiştir.
V- BİRLEŞTİRME KARARI
13.4.1994 günlü, 3984 sayılı Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun’un 15.5.2002 günlü,
4576 sayılı Yasanın 8. maddesiyle değiştirilen 13. maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan, “…yayın izninin…” ibaresinin iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusuna ilişkin
2010/22 esas sayılı davanın, aralarındaki hukuki irtibat nedeniyle 2010/91
esas sayılı dava ile BİRLEŞTİRİLMESİNE, birleştirilen davanın esasının
kapatılmasına, esas incelemenin 2010/91 esas sayılı dosya üzerinden
yürütülmesine, 9.6.2009 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
VI- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararları ve ekleri, işin esasına
ilişkin raporlar, itiraz konusu ve ilgili görülen yasa kuralları, dayanılan
ve ilgili görülen Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer
yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Başvuru kararlarında, Anayasa’nın 13. maddesinde temel hak ve
hürriyetlerin özlerine dokunulmaksızın yalnızca ilgili maddelerinde
belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceğinin
belirtildiği, 26. maddesinde ise herkesin düşünce ve kanaatlerini söz,
yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve
yayma hakkına sahip olduğu ifade edildikten sonra bu hürriyetlerin
kullanılmasının millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği,
Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez
bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması,
Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının
şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü
meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak
yerine getirilmesi amaçlarıyla
sınırlanabileceğinin belirtildiği, itiraz konusu kuralla Radyo ve
Televizyon Üst Kurulu tarafından yapılan uyarıya rağmen reklam geliri üst
kurul payını süresinde ödemeyen yayın kuruluşlarının yayın izinlerinin
iptal edilmesinin öngörüldüğü, Anayasa’nın 26. maddesinde düşünceyi
açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanma sebepleri arasında mali
yükümlülüklerin yerine getirilmemesi sebebinin yer almadığı, belirtilen
nedenle mali bir yükümlülüğünü yerine getirmeyen özel radyo veya
televizyonun yayın izni ve lisansının iptaline karar verilmesini öngören
düzenlemenin Anayasa’nın 26. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
3984 sayılı Kanun’un 12. maddesinde
özel radyo ve televizyon kuruluşlarının yıllık brüt reklâm gelirlerinden %5
oranında ayrılacak paylar, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun gelirleri
arasında sayılmış ve itiraz konusu
kuralla bu payların Üst Kurulca yapılan uyarıya rağmen, elde edildikleri
ayı takip eden ayın 20’sinden itibaren iki ay içinde ödenmemesi halinde,
ödemeyen yayıncı kuruluşun lisansının ve yayın izninin iptal edilmesi
öngörülmüştür.
6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 43. maddesine göre, ilgisi
nedeniyle iptali istenen kural Anayasa’nın 2. maddesi yönünden de
incelenmiştir.
Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen
hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu
hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk
düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve
tutumlardan kaçınan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı
sayan, yargı denetimine açık olan devlettir.
Üst Kurul tarafından yapılan uyarıya
rağmen Kanunda öngörülen iki aylık süre içinde reklam geliri üst kurul payının
ödenmemesi nedeniyle yayıncı kuruluşun
lisansının ve yayın izninin iptal edilmesi, idari yaptırım niteliği taşımaktadır.
Yasa koyucunun idari yaptırıma konu eylemleri
(kabahatleri) ve bu eylemler karşılığında uygulanacak yaptırımları
belirleme konusunda anayasal sınırlar içerisinde takdir yetkisi
bulunmaktadır. Ancak bu eylemler ile yaptırımlar arasında adil bir dengenin
bulunması, hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir.
Eylem ile yaptırım arasında bulunması gereken adil
denge, “ölçülülük ilkesi” olarak da adlandırılmakta ve bu ilkenin alt
ilkelerini de, elverişlilik, zorunluluk ve orantılılık ilkeleri
oluşturmaktadır. “Elverişlilik ilkesi”, öngörülen
yaptırımın ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını, “zorunluluk
ilkesi” öngörülen yaptırımın ulaşılmak istenen amaç bakımından zorunlu
olmasını ve “orantılılık ilkesi” ise öngörülen yaptırım ile ulaşılmak
istenen amaç arasında olması gereken orantıyı ifade etmektedir.
İtiraz konusu kuralla öngörülen yayın izni ve lisansın
iptali yaptırımı ile reklam geliri üst kurul payının zamanında ödenmesinin
amaçlandığı kuşkusuzdur. Bu çerçevede, söz konusu
yaptırımın hedeflenen amaca ulaşma bakımından elverişli olduğu söylenebilir
ise de itiraz konusu kuralın yer aldığı maddede, geciken ödemeler için 6183
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin
uygulanacağının özel olarak düzenlendiği de gözetildiğinde, bu yolla
tahsili mümkün olan bir alacak nedeniyle özel radyo veya televizyonun yayın
izni ve lisansının iptal edilmesinin Üst Kurul alacağının tahsili
bakımından zorunlu olduğundan söz edilmesi olanaklı olmadığı gibi, bu
yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir orantı da
bulunmamaktadır. Bu durum ise yaptırıma konu eylem ile yaptırım
ilişkisinde ölçülülük ilkesinin ihlali sonucunu doğurmakta ve hukuk devleti
ilkesine aykırılık oluşturmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu
kural Anayasa'nın 2. maddesine aykırıdır. İptali gerekir.
İptali istenilen kuralın Anayasa'nın
26. maddesiyle ilgisi görülmemiştir.
Haşim KILIÇ, Osman Alifeyyaz
PAKSÜT, Ahmet AKYALÇIN, Alparslan ALTAN ve Nuri NECİPOĞLU karara değişik
gerekçeyle katılmışlardır.
VII- SONUÇ
13.4.1994
günlü, 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında
Kanun’un 15.5.2002 günlü, 4756 sayılı Kanun’un 8. maddesiyle değiştirilen,
13. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “… iki
ay içinde ödeme yapılmazsa, Üst Kurulca yayın izninin ve lisansın iptaline
karar verilir …” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, 9.6.2011 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Haşim KILIÇ
|
Başkanvekili
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
Başkanvekili
Serruh KALELİ
|
Üye
Fulya KANTARCIOĞLU
|
Üye
Ahmet AKYALÇIN
|
Üye
Mehmet ERTEN
|
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Zehra Ayla PERKTAŞ
|
Üye
Recep KÖMÜRCÜ
|
Üye
Alparslan ALTAN
|
Üye
Burhan ÜSTÜN
|
Üye
Engin YILDIRIM
|
Üye
Nuri NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi DURSUN
|
Üye
Celal Mümtaz AKINCI
|
Üye
Erdal TERCAN
|
DEĞİŞİK
GEREKÇE
3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve
Yayınları Hakkında Kanun’un 4576 sayılı Kanun’un 8. maddesiyle değiştirilen
13. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “… iki ay içinde ödeme yapılmazsa, Üst
Kurulca yayın izninin ve lisansın iptaline karar verilir …” ibaresi
Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesine aykırı
bulunarak iptal edilmiştir.
İtiraz konusu kural, doğrudan radyo ve televizyon
kuruluşlarının yayın yapabilmeleri ile ilgili olduğundan, itiraz konusu
kuralın Anayasaya uygunluk denetiminde Anayasanın düşünceyi açıklama ve
yayma hürriyetini düzenleyen 26. maddesinin öncelikle esas alınması
gerekir.
Anayasa’nın 26. maddesinin ilk fıkrasında düşünceyi
açıklama ve yayma hürriyetinin kapsamı, ikinci fıkrasında da sınırlama
sebepleri düzenlenmiştir. Buna göre, düşünceyi açıklama
ve yayma hürriyetinin kullanılması, ancak “milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel
nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün
korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı
olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret
veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek
sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine
getirilmesi amaçlarıyla” sınırlanabilecektir.
Anayasa’nın 13. maddesinde de, temel hak ve hürriyetlerin
özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa’nın ilgili maddelerinde
belirtilen sebeplere bağlı olarak sınırlanabileceği, bu sınırlamaların da
Anayasa’nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik
Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir.
Belirtilen durum karşısında itiraz konusu kuralın
Anayasal denetiminde, Anayasa’nın 26. maddesinde düzenlenen düşünceyi
açıklama ve yayma hürriyetinin Anayasa’nın 13. maddesine uygun olarak
sınırlandırılmış olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
Bu açıdan bakıldığında reklam gelirlerinden
alınacak üst kurul payının Üst Kurul tarafından yapılacak uyarıya rağmen
iki aylık süre içinde ödenmemesi Anayasanın 26. maddesinde belirtilen
sınırlama nedenlerinden herhangi birisine dahil
bulunmamaktadır. Buna göre, itiraz konusu kuralla, düşünceyi açıklama ve
yayma hürriyetinin Anayasanın 26. maddesinin ikinci fıkrasında öngörülmeyen
bir nedenle, Üst kurul reklam payının yatırılmaması halinde ilgili radyo ve
televizyonun lisansının ve yayın izninin iptalinin öngörülmesi suretiyle
sınırlandırılması Anayasa’nın 26. ve 13. maddelerine aykırılık oluşturur.
Bu nedenle kuralın, genel nitelikteki Anayasa’nın 2. maddesinde düzenlenen
hukuk devleti ilkesine aykırılık yerine, Anayasa’nın 26. ve 13. maddelerine
aykırılıktan dolayı iptali gerekir.
Başkan
Haşim KILIÇ
|
Üye
Alparslan ALTAN
|
DEĞİŞİK
GEREKÇE
3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve
Yayınları Hakkında Kanun’un 4576 sayılı Kanun’un 8. maddesiyle değiştirilen
13. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “… iki ay içinde ödeme yapılmazsa, Üst
Kurulca yayın izninin ve lisansın iptaline karar verilir …” ibaresi
Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesine aykırı
bulunarak iptal edilmiş ise de:
Anayasa’nın 13. maddesine göre temel hak ve
hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa’nın ilgili
maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak sınırlanabilir. Bu
sınırlamalar Anayasa’nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve
laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.
Anayasa’nın 26. maddesinde düşünceyi açıklama ve
yayma hürriyeti düzenlenmiş olup, maddenin ikinci fıkrasında bu hürriyetin
kullanılmasının sınırlanabileceği haller sayılmıştır. Buna
göre, “Bu hürriyetlerin kullanılması,
milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri
ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların
önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce
belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının,
özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının
korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi
amaçlarıyla” sınırlanabilir.
Televizyonlardan alınacak reklam geliri üst kurul
payının Üst Kurul tarafından yapılacak uyarıya rağmen iki aylık süre içinde
ödenmemesi nedeniyle yayın kuruluşunun yayın izninin ve lisansının iptal
edilmesi, üstün tutulması gereken düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin
sınırlanabileceği halleri belirten Anayasa hükmü ile bağdaşmayan, bu
hürriyetin özüne dokunan aşırı bir müdahaledir.
Bu nedenle kuralın, Anayasa’nın 26. maddesine
aykırılıktan dolayı iptali gerekir.
Başkanvekili
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
DEĞİŞİK
GEREKÇE
3984 sayılı Yasa’nın 12. maddesinde özel radyo ve
televizyon kuruluşlarının yıllık brüt reklam gelirlerinden %5 oranında
ayrılacak pay “Radyo ve Televizyon Üst Kurulu”nun gelirleri arasında
gösterilmiştir.
Anılan Yasa’nın “Gelirler ve Cezaların Tahsili”
başlıklı 13. maddesinde reklam gelirlerinden ayrılacak payların, elde
edildikleri ayı takip eden ayın en geç 20’sinde ödeneceği, gecikilmesi
halinde, ilgili yayın kuruluşunun uyarılarak yedi gün içinde ödeme
yapılmasının istenileceği, maddenin iptali istenilen tümcede de iki ay içinde
ödemenin yapılmaması halinde üst kurulca yayın izninin ve lisansın iptaline
karar verileceği belirtilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 12.12.2007 günlü, 2003/40 esas
sayılı kararında da belirtildiği gibi;
Anayasa’nın 13. maddesinde, temel hak ve özgürlüklerin
özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa’nın ilgili maddelerinde
belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği, bu
sınırlamanın Anayasa’nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve
Laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı
belirtilmiştir.
Sınırlama, belirli bir temel hak ve özgürlüğün
Anayasa’da öngörülen ya da belirlenen alanı içinde kişiye sağlanan
olanakların yasa koyucu tarafından daraltılmasıdır. Başka bir anlatımla,
sınırlamada belirli bir temel hak ve özgürlüğün kullanım olanakları
sınırlamadan sonra da devam eder. Buna karşılık, temel hak ve özgürlüklerin
durdurulması, bunlardan belirli bir süre içinde yararlanma veya
kullanılmalarının olanaksızlığını anlatır.
Anayasa’nın “Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti”
başlıklı 26. maddesinin birinci fıkrasında “Herkes, düşünce ve kanaatlerini
söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama
ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi
olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu
fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan
yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.” denilerek düşünceyi
açıklama ve yayma hürriyetinin kapsamı belirtilmiştir.
Anayasa’nın 26. maddesinde düzenlenen “Düşünceyi
Açıklama ve Yayma Hürriyeti”nin sınırları ise maddenin ikinci fıkrasında
düzenlenmiştir. Buna göre, bu özgürlüklerin kullanılması,
milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri
ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların
önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce
belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının,
özel veya aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının
korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi
amaçlarıyla sınırlanabilir.
İtiraz konusu kural uyarınca iki ay içinde ödeme
yapılmaması halinde, Üst Kurulca yayın izninin ve lisansının iptaline karar
verilmesi, Anayasa’nın 26. maddesinin güvence altına aldığı düşünceyi
açıklama ve yayma hürriyetine yapılmış açık bir müdahale niteliğindedir.
Böyle bir sınırlamanın her şeyden önce Anayasa’nın ilgili maddesinde
belirtilen nedenlerden birine dayandırılmış olması gerekir. Oysa, itiraz konusu kural Anayasa’nın 26. maddesinde
belirtilen sınırlama nedenlerinden herhangi birine dayanmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural hukuk
devleti ilkesine aykırılığı yanında Anayasa’nın 26. maddesine de aykırıdır.
Bu nedenle çoğunluğun iptali istenilen kuralın Anayasa’nın 26. maddesiyle
ilgisinin bulunmadığı gerekçesine katılmıyorum. 09.06.2011
Üye
Ahmet
AKYALÇIN
DEĞİŞİK
GEREKÇE
İtiraz konusu kural, Radyo ve Televizyon Üst
Kurulunun gelirleri arasında sayılan, özel radyo ve televizyon kuruluşlarının
reklam gelirlerinden ayrılacak payların süresinde ve Üst Kurulca yapılan
uyarıya rağmen ödenmemesi halinde, ödemeyen yayıncı kuruluşun lisansının
veya yayın izninin iptal edilmesini öngörmektedir.
Anayasa’nın Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti
başlıklı 26. maddesinde “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim
veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına
sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya
fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo,
televizyon, sinema ve benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine
bağlanmasına engel değildir.
Bu hürriyetlerin kullanılması, milli güvenlik, kamu
düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devlet sırrı
olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret
veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek
sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine
getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir.” hükmüne yer verilmiştir. 13.
maddesinde de; temel hak ve hürriyetlerin, yalnızca Anayasa’nın ilgili
maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak sınırlanabileceği
belirtilmiştir.
İtiraz konusu kural, radyo ve televizyon
kuruluşlarının yayın yapabilmeleriyle doğrudan ilgili olduğundan, düşünceyi
açıklama ve yayma hürriyetine ilişkin Anayasa’nın 26. maddesi hükmünün
itiraz konusu kuralın Anayasa’ya uygunluk denetiminde esas alınması
gerekmektedir.
Bu nedenle itiraz konusu fıkra uyarınca yayın
izninin iptal edilmesi Anayasa’nın 26. maddesinin güvence altına aldığı
düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetine yapılmış bir müdahale niteliğinde
görülmesi gerekir. Madde de belirtilen sınırlama nedenlerinden herhangi
birine de dayanmamaktadır. Bu kural uyarınca yayın izninin ve lisansın
iptaline karar verilmesi Anayasa’nın 26. maddesini güvence altına aldığı
düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetine yapılmış bir müdahale niteliğinde
olup, kural Anayasa’ya bu yönden aykırı bulunmaktadır.
Üye
Nuri
NECİPOĞLU
|