Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:
Esas Sayısı : 2013/20
Karar Sayısı : 2013/50
Karar Günü : 3.4.2013
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN
: Antalya 15. Asliye Ceza Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 4.12.2004 günlü, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu’nun 253. maddesinin (3) numaralı fıkrasının sonuna, 26.6.2009 günlü,
5918 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun’un 8. maddesiyle eklenen “Uzlaştırma
kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte
işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz.” cümlesinin,
Anayasa’nın 10. maddesine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar
verilmesi istemidir.
I- OLAY
Sanık hakkında basit yaralama, hakaret, geceleyin
konut dokunulmazlığını ihlâl ve tehdit suçlarından açılan kamu davasında,
itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme,
iptali için başvurmuştur.
II- İTİRAZIN GEREKÇESİ
Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:
“Sanık
...’ün 06.12.2012 tarihinde müşteki ...’a karşı basit yaralama, alenen
hakaret, geceleyin konut dokunulmazlığını ihlal ve tehdit suçlarından
cezalandırılması talebiyle kamu davası açıldığı, soruşturma dosyasının tetkikinde
isnat edilen suçlardan basit yaralama, alenen hakaret ve geceleyin konut
dokunulmazlığını ihlal etmek suçlarının 5271 sayılı CMK.’nın 253/1. maddesi
kapsamında uzlaşma kapsamında kalmasına karşın uzlaşma işleminin yapılmaksızın
mahkememize kamu davası açıldığı gerekçesiyle iddianamenin 5271 sayılı
TCK’nın 174/1-c maddesi gereğince iadesine karar verildiği, bu karara C.
Savcısı tarafından 5271 sayılı CMK.’nın 253/3. maddesi gereğince sanığın
aynı anda işlediği iddia olunan tehdit suçunun uzlaşma kapsamında kalan
suçlardan olmadığı bu sebeple uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağı
gerekçesiyle iddianamenin iadesi kararına yapılan itiraz üzerine Antalya 2.
Ağır Ceza Mahkemesi’nin 14.01.2013 gün ve 2013/19 D.iş sayılı kararıyla C. Savcısının
itirazının kabulüne ve mahkememizin iddianamesinin iadesine yönelik kararın
kaldırılmasına karar verilerek dosyanın mahkememize gönderildiği
anlaşılmakla;
5271
sayılı Kanunla yasa koyucu bazı suçlar açısından kovuşturma aşamasına
geçilmeden önce şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören kişilerin
uzlaştırılması yoluna gidilerek tüm uyuşmazlıkların mahkeme önüne götürülmeden
halli ile mahkemelerin iş yükünün artmaması hedeflenmiş olup 04.12.2004
tarihinde kabul edilen 5271 sayılı CMK.’nın 253. maddesinin ilk hali ile
06.12.2006 gün ve 5560 sayılı Kanunun 24. maddesi ile değişik düzenleme ile
de bu yönde hükümler getirilmesine karşın, 26.06.2009 gün ve 5918 sayılı
Kanunun 8. maddesi ile 5271 sayılı CMK.’nın 253/3. maddesine eklenen bir
cümle ile “Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir
başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri
uygulanmaz.” hükmü getirilerek uzlaşma kapsamında kalan bir suçla beraber
işlenen ve kapsama girmeyen bir suçun birlikle işlenmesi hâlinde uzlaşma
hükümlerinin uygulanmayacağı yönünde düzenleme yapıldığı;
Mahkememizce
bakılmakta olan kamu davasına uygulanacak bir kanun hükmü olan 5271 sayılı
CMK.’nın 253/3. maddesine 5918 sayılı Kanunun 8. maddesi ile getirilen
düzenleme ile sanık hakkında uzlaşma hükümlerinin uygulanabilecek suçlardan
olan kasten basit yaralama; alenen hakaret ve geceleyin konut
dokunulmazlığını ihlal suçlarının sanığın bu suçlarla birlikte tehdit
suçunu da işlediği iddiası ile artık uzlaşma kapsamında
kalmadığı oysa sanığın işlediği iddia edilen her suçun birbirinden bağımsız
ve ayrı olarak değerlendirilmesinin gerektiği, uzlaşma kapsamında kalan bir
suçun sırf uzlaşma kapsamında kalmayan bir suçla beraber işlendiği
gerekçesiyle uzlaşma kapsamından çıkartılmasının Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 10. maddesindeki kanun önünde eşitlik ilkesine aykırılık
oluşturduğu kanısıyla 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 40. ve devam maddeleri gereğince
Anayasa Mahkemesine 5271 sayılı CMK.’nın 253/3. maddesine 26.06.2009 gün ve
5918 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen “Uzlaştırma kapsamına giren bir
suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde
de uzlaşma hükümleri uygulanmaz.” hükmünün iptali için itiraz kanun yoluna
başvurulmasına ve başvuru sonucunun bekletici mesele yapılmasına karar
vermek gerekmiştir.
Gerekçesi
yukarda izah edildiği üzere;
5271
sayılı CMK.’nın 253/3. maddesine 26.06.2009 gün ve 5918 sayılı Kanunun 8. maddesi ile
eklenen “Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir
başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri
uygulanmaz.” hükmünün Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 10. maddesinde
düzenlenen kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı olduğundan iptali için
Anayasa Mahkemesine itiraz kanun yoluna başvurulmasına;
Anayasa
Mahkemesinin başvuru sonucunda vereceği kararın bekletici mesele
yapılmasına,
Dair dosya
üzerinden yapılan değerlendirme sonucu tensiben karar verildi.”
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa
Kuralı
4.12.2004 günlü, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu’nun itiraz konusu kuralı da içeren 253. maddesi şöyledir:
“Madde 253-
(Değişik: 6/12/2006-5560/24
md.)
(1) Aşağıdaki suçlarda, şüpheli ile
mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması
girişiminde bulunulur:
a) Soruşturulması ve kovuşturulması
şikâyete bağlı suçlar.
b) Şikâyete bağlı olup olmadığına
bakılmaksızın, Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Kasten yaralama (üçüncü fıkra
hariç, madde 86; madde 88),
2. Taksirle yaralama (madde 89),
3. Konut dokunulmazlığının ihlali
(madde 116),
4. Çocuğun kaçırılması ve
alıkonulması (madde 234),
5. Ticari sır, bankacılık sırrı veya
müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması (dördüncü
fıkra hariç, madde 239),
suçları.
(2) Soruşturulması ve kovuşturulması
şikâyete bağlı olanlar hariç olmak üzere; diğer kanunlarda yer alan suçlarla
ilgili olarak uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, kanunda açık hüküm
bulunması gerekir.
(3) Soruşturulması ve kovuşturulması
şikâyete bağlı olsa bile, etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar
ile cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemez. (Ek cümle: 26/6/2009
- 5918/8 md.) Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir
başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri
uygulanmaz.
(4) Soruşturma konusu suçun uzlaşmaya
tâbi olması halinde, Cumhuriyet savcısı veya talimatı üzerine adlî kolluk
görevlisi, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde
bulunur. Şüphelinin, mağdurun veya suçtan zarar görenin reşit olmaması
halinde, uzlaşma teklifi kanunî temsilcilerine yapılır. Cumhuriyet savcısı uzlaşma
teklifini açıklamalı tebligat veya istinabe yoluyla da yapabilir. Şüpheli,
mağdur veya suçtan zarar gören, kendisine uzlaşma teklifinde bulunulduktan
itibaren üç gün içinde kararını bildirmediği takdirde, teklifi reddetmiş
sayılır.
(5) Uzlaşma teklifinde bulunulması
halinde, kişiye uzlaşmanın mahiyeti ve uzlaşmayı kabul veya reddetmesinin
hukukî sonuçları anlatılır.
(6) Resmî mercilere beyan edilmiş
olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında
olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya
bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna
gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır.
(7) Birden fazla kişinin
mağduriyetine veya zarar görmesine sebebiyet veren bir suçtan dolayı uzlaştırma
yoluna gidilebilmesi için, mağdur veya suçtan zarar görenlerin hepsinin
uzlaşmayı kabul etmesi gerekir.
(8) Uzlaşma teklifinde bulunulması
veya teklifin kabul edilmesi, soruşturma konusu suça ilişkin delillerin toplanmasına
ve koruma tedbirlerinin uygulanmasına engel değildir.
(9) Şüpheli ile mağdur veya suçtan
zarar görenin uzlaşma teklifini kabul etmesi halinde, Cumhuriyet savcısı
uzlaştırmayı kendisi gerçekleştirebileceği gibi, uzlaştırmacı olarak avukat
görevlendirilmesini barodan isteyebilir veya hukuk öğrenimi görmüş kişiler
arasından uzlaştırmacı görevlendirebilir.
(10) Bu Kanunda belirlenen hâkimin
davaya bakamayacağı haller ile reddi sebepleri, uzlaştırmacı görevlendirilmesi
ile ilgili olarak göz önünde bulundurulur.
(11) Görevlendirilen uzlaştırmacıya
soruşturma dosyasında yer alan ve Cumhuriyet savcısınca uygun görülen
belgelerin birer örneği verilir. Cumhuriyet savcısı uzlaştırmacıya,
soruşturmanın gizliliği ilkesine uygun davranmakla yükümlü olduğunu
hatırlatır.
(12) Uzlaştırmacı, dosya içindeki
belgelerin birer örneği kendisine verildikten itibaren en geç otuz gün
içinde uzlaştırma işlemlerini sonuçlandırır. Cumhuriyet savcısı bu süreyi
en çok yirmi gün daha uzatabilir.
(13) Uzlaştırma müzakereleri gizli
olarak yürütülür. Uzlaştırma müzakerelerine şüpheli, mağdur, suçtan zarar
gören, kanunî temsilci, müdafi ve vekil katılabilir. Şüpheli, mağdur veya
suçtan zarar görenin kendisi veya kanunî temsilcisi ya da vekilinin
müzakerelere katılmaktan imtina etmesi halinde, uzlaşmayı kabul etmemiş sayılır.
(14) Uzlaştırmacı, müzakereler
sırasında izlenmesi gereken yöntemle ilgili olarak Cumhuriyet savcısıyla
görüşebilir; Cumhuriyet savcısı, uzlaştırmacıya talimat verebilir.
(15) Uzlaşma müzakereleri sonunda
uzlaştırmacı, bir rapor hazırlayarak kendisine verilen belge örnekleriyle
birlikte Cumhuriyet savcısına verir. Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde,
tarafların imzalarını da içeren raporda, ne suretle uzlaşıldığı ayrıntılı
olarak açıklanır.
(16) Uzlaşma teklifinin
reddedilmesine rağmen, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören
uzlaştıklarını gösteren belge ile en geç iddianamenin düzenlendiği tarihe
kadar Cumhuriyet savcısına başvurarak uzlaştıklarını beyan edebilirler.
(17) Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın,
tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu
belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruşturma
dosyasında muhafaza eder.
(18) Uzlaştırmanın sonuçsuz kalması
halinde tekrar uzlaştırma yoluna gidilemez.
(19) Uzlaşma sonucunda şüphelinin
edimini def’aten yerine getirmesi halinde,
hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Edimin yerine
getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik
arzetmesi halinde, 171 inci maddedeki şartlar
aranmaksızın, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi
kararı verilir. Erteleme süresince zamanaşımı işlemez. Kamu davasının
açılmasının ertelenmesi kararından sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine
getirilmemesi halinde, 171 inci maddenin dördüncü fıkrasındaki şart
aranmaksızın, kamu davası açılır. Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma
konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat
edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma
raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004
sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini
haiz belgelerden sayılır.
(20) Uzlaştırma müzakereleri
sırasında yapılan açıklamalar, herhangi bir soruşturma ve kovuşturmada ya
da davada delil olarak kullanılamaz.
(21) Şüpheli, mağdur veya suçtan
zarar görenden birine ilk uzlaşma teklifinde bulunulduğu tarihten itibaren,
uzlaştırma girişiminin sonuçsuz kaldığı ve en geç, uzlaştırmacının raporunu
düzenleyerek Cumhuriyet savcısına verdiği tarihe kadar dava zamanaşımı ile
kovuşturma koşulu olan dava süresi işlemez.
(22) Uzlaştırmacıya Cumhuriyet
savcısı tarafından çalışma ve masraflarıyla orantılı bir ücret takdir
edilerek ödenir. Uzlaştırmacı ücreti ve diğer uzlaştırma giderleri,
yargılama giderlerinden sayılır. Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde bu
giderler Devlet Hazinesi tarafından karşılanır.
(23) Uzlaşma sonucunda verilecek
kararlarla ilgili olarak bu Kanunda öngörülen kanun yollarına başvurulabilir.
(24) Uzlaştırmanın uygulanmasına
ilişkin hususlar, yönetmelikle düzenlenir.”
B- Dayanılan ve İlgili Görülen
Anayasa Kuralları
Başvuru kararında, Anayasa’nın 10. maddesine
dayanılmış, 2. maddesi ise ilgili görülmüştür.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Serruh KALELİ, Alparslan ALTAN, Mehmet ERTEN, Serdar
ÖZGÜLDÜR, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Zehra Ayla
PERKTAŞ, Recep KÖMÜRCÜ, Burhan ÜSTÜN,
Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi
DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Erdal TERCAN, Muammer TOPAL ve Zühtü ARSLAN’ın katılımlarıyla 20.2.2013 gününde yapılan ilk
inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının
incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Ayşegül ATALAY tarafından hazırlanan işin
esasına ilişkin rapor, itiraz konusu yasa kuralı,
dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları ile bunların gerekçeleri ve
diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp
düşünüldü:
Başvuru kararında, sanığın işlediği iddia
edilen her suçun birbirinden bağımsız ve ayrı olarak değerlendirilmesi
gerektiği, itiraz konusu kural uyarınca, uzlaşma kapsamında kalan bir suçun
sırf uzlaşma kapsamında kalmayan bir suçla birlikte işlendiği gerekçesiyle
uzlaşma kapsamından çıkarılmasının eşitlik ilkesine aykırı olduğu
belirtilerek kuralın, Anayasa’nın 10. maddesine aykırı olduğu ileri
sürülmüştür.
6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 43. maddesine göre, ilgisi nedeniyle
itiraz konusu kural Anayasa’nın 2. maddesi yönünden de incelenmiştir.
5271 sayılı Kanun’un 253. maddesinin itiraz konusu
kuralı da içeren (3) numaralı fıkrasının 5918 sayılı Kanun’un 8. maddesiyle
eklenen son cümlesinde, uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama
girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması halinde uzlaşma
hükümlerinin uygulanmayacağı öngörülmüştür.
Anayasa’nın 2.
maddesinde düzenlenen hukuk devleti, insan haklarına dayanan, bu hak ve
özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her
alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya
aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen
kılan, Anayasa ve kanunlarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık
olan devlettir.
Anayasa’nın 10. maddesinde belirtilen “kanun önünde
eşitlik ilkesi” hukuksal durumları
aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile eylemli değil, hukuksal
eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunanlar
kişilerin kanunlar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak,
ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı
durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun
karşısında eşitliğin ihlâli yasaklanmıştır. Kanun önünde eşitlik, herkesin
her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez. Durumlarındaki özellikler,
kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları
gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı
kurallara bağlı tutulursa Anayasa’da öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez.
Ceza hukukunun, toplumun kültür ve uygarlık düzeyi,
sosyal ve ekonomik yaşantısıyla ilgili bulunması nedeniyle suç ve
suçlulukla mücadele amacıyla ceza ve ceza muhakemesi alanında sistem
tercihinde bulunulması devletin ceza siyaseti ile ilgilidir. Bu bağlamda ceza hukukuna ilişkin düzenlemeler bakımından kanun
koyucu Anayasa’nın temel ilkelerine ve ceza hukukunun ana kurallarına bağlı
kalmak koşuluyla, soruşturma ve yargılamaya ilişkin olarak hangi
yöntemlerin uygulanacağı, toplumda belli eylemlerin suç sayılıp
sayılmaması, suç sayıldıkları takdirde hangi çeşit ve ölçülerdeki ceza
yaptırımlarıyla karşılanmaları gerektiği, hangi hâl ve hareketlerin
ağırlaştırıcı ya da hafifletici öge olarak kabul
edileceği gibi konularda takdir yetkisine sahiptir.
Uzlaşma kurumu, uyuşmazlığın yargı dışı yolla ve
fakat adli makamlar denetiminde çözümlenmesini amaçlayan bir yöntemdir.
Uzlaşma; bu kapsama giren suçlarda, fail ve mağdurun suçtan doğan zararın
giderilmesi konusunda anlaşmalarına bağlı olarak, devletin de ceza
soruşturması veya kovuşturmasından vazgeçmesi ve suçun işlenmesiyle bozulan
toplumsal düzenin barış yoluyla yeniden tesisini sağlayıcı nitelikte bir
hukuksal kurumdur. Uzlaşma ile şüpheli veya sanık işlediği suçun
sorumluluğunu kabul edip üstlenerek, suçun sonuçlarını da gidererek toplumla
yeniden bütünleşme olanağını elde etmekte, ayrıca devlet, yaptırım
uygulamak yönünden katlanacağı birçok masraftan da kurtulmuş olmaktadır.
İtiraz konusu kural uyarınca uzlaşma
kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş
olması halinde, uzlaşma kapsamına alınmamış olması anayasal sınırlar içinde
kanun koyucunun takdirindedir.
Öte yandan, kanun koyucu, farklı
hukuksal konumda olan kişileri farklı yaptırımlara tabi tutabilir. Ceza hukukunda
kanun önünde eşitlik ilkesinin uygulanması da kuşkusuz, aynı suçu işleyen
tüm suçluların kimi özellikleri göz ardı edilerek her yönden aynı kurallara
bağlı tutulmalarını gerektirmemektedir. Uzlaştırma kapsamına giren suçlar,
bu kapsama girmeyen suçlara göre daha hafif niteliktedir. Bu nedenle,
uzlaştırma kapsamına giren bir suçu işleyen kişi ile uzlaştırma
kapsamındaki bir suçu bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işleyen
kişi aynı hukuksal konumda değildir. Bu nedenle, kanun koyucunun takdir
yetkisi kapsamında ve farklı hukuksal konumda bulunan kişiler hakkında
farklı usulün uygulanmasını öngören itiraz konusu kuralda, hukuk devleti ve
eşitlik ilkesine aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural
Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi
gerekir.
VI-
SONUÇ
4.12.2004 günlü, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu’nun 253. maddesinin (3) numaralı fıkrasının sonuna, 26.6.2009 günlü,
5918 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun’un 8. maddesiyle eklenen “Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu
kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz.”
cümlesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, 3.4.2013
gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Haşim KILIÇ
|
Başkanvekili
Serruh
KALELİ
|
Başkanvekili
Alparslan ALTAN
|
Üye
Mehmet ERTEN
|
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Zehra Ayla PERKTAŞ
|
Üye
Recep KÖMÜRCÜ
|
Üye
Burhan ÜSTÜN
|
Üye
Engin YILDIRIM
|
Üye
Nuri NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi
DURSUN
|
Üye
Celal Mümtaz AKINCI
|
Üye
Erdal TERCAN
|
Üye
Muammer TOPAL
|
Üye
Zühtü ARSLAN
|
|